Saturday, September 14, 2019

Karakterinize uymayan bir tepki verdiğinizde inandırıcılığınızı zedelemiş olursunuz


Evet, bir mü’min, Rabbisiyle münasebetleri yanında insanlarla olan muamelelerinde de dinin emirleri istikametinde hareket etmeyi karakter hâline getirmelidir.
Biraz daha açacak olursak, şayet bir insan, kim olduğuna bakmadan herkesi sevgiyle kucaklama, karşılaştığı herkese tebessüm yağdırma, muhtaçlara yardım etme, çevresindekilere izzet ü ikramda bulunma gibi güzel sıfatları tabiat ve karakter hâline getirememişse, bir gün beklemediği çirkin bir muameleyle karşılaştığında farkına varmaksızın hırçın ve haşin bir tavır sergileyebilir. Böyle biri karşılaştığı her kötü muamele karşısında mü’mine yakışır şekilde mukabelede bulunmayı iradesine havale edeceğinden ciddi mânâda zorlanacak ve bazen falso yaşamaktan kurtulamayacaktır.
Tavır ve davranışlarındaki bu zikzaklar ise onun inanılırlık ve güvenilirliğini zedeleyecektir. İnanan gönüller olarak eğer biz çevremizde inandırıcı ve güven vaat eden biri olmak istiyorsak, gerek ibadetleri, gerek haramlardan sakınmayı ve gerekse de muamelata ait hususları tabiatımızın bir buudu hâline getirmeliyiz.”
İçeriden veya dışarıdan yapılan en alçakça zulümler karşısında bile karakterden taviz verilmemelidir!.. 
“Her şeye rağmen, kimi zaman insanın karakterinde, hâdisenin şiddetine göre çatlama ve kırılmalar meydana gelebilir. Karakterindeki kırılma, o insanın gayret-i diniyesinden kaynaklanabileceği gibi bazen de birilerinin hiçbir insaf ölçüsü tanımayan iftira ve hakaretlerinden, onun dem ve damarına dokundurmasından da kaynaklanabilir. Bu durum karşısında insan hiç farkına varmaksızın bir anda olumsuz bir havaya girebilir. Karşılıklı atışmalar ve tartışmalar yaşanabilir; kalbler kırılabilir. 
Fakat unutmamak gerekir ki, ne olursa olsun, karakterinize uymayan bir tepki verdiğinizde inandırıcılığınızı zedelemiş olursunuz. Bu itibarladır ki hakiki bir mü’min, en alçakça saldırı ve tecavüzler karşısında bile karakterinden taviz vermemelidir. Mukabele edecekse bile, bu, edep ve ahlâk âbidesi bir mü’mine yakışır şekilde olmalıdır.
Yüksek Karakterli Sabır Kahramanları karakter kırılması yaşamamalı, güveni sarsmamalı ve daha büyük yanlışlara yol vermemelidir!..
Osman Şahin, tr724.com

Utangaç Çocuklar



Utangaç bir çocuğun ebeveyni çocuğunun geleceği konusunda genellikle endişelidir. Bilim insanları da bu endişelerin yersiz olmadığını söylüyor, çünkü araştırmalar, çocuklardaki çekingenliğin ileri yaşlarda kaygı bozukluğuna dönüşme riski taşıdığını gösteriyor. Ebeveynlerin utangaç çocuklarını koruma çabalarının ise durumu daha da kötüleştirmesi de mümkün.
Psikologlar ve çocuk gelişimi uzmanları, utangaç çocukları desteklemenin yollarını arıyor. New York Üniversitesi’nden psikolog Sandee McClowry’ye göre yapılması gereken şey, çocukların temel yapısal özelliklerini değiştirmeye çalışmadan, onları kendilerini rahat hissettikleri bölgelerin dışına çıkmaya ikna etmek. Onları oldukları gibi kabul etmek, utangaç çocuklar için çok önemli.
Psikologlar utangaçlığı sosyallikten kaçınma, sosyal etkileşimlere maruz kalınması durumunda ise sıkıntı ve gerginlik hissedilmesi olarak tanımlamaktadır. Utangaçlık üzerine çalışan araştırmacılar,  hem insanlarla tanıştıklarında, hem de ilk defa karşılaştıkları durumlarda kaygıları tetiklenen çocukları daha iyi teşhis etmek için daha geniş bir kavram olan davranış tutukluluğundan yararlanıyor.
Utangaçlık, çocuklarda bir karakter özelliğidir. Psikologlar bu gibi karakteristik özelliklerin oldukça ısrarcı olduğunu belirtiyor. 1988 yılında Child Development dergisinde yayınlanan bir araştırmada 4 yaşında çocukların davranışları incelenmiş, aynı çocuklar 7 buçuk yaşındayken bir inceleme daha yapılmış. Araştırma sonucunda 4 yaşındayken utangaç olan çocukların da girişken olan çocukların da 7 buçuk yaşına geldiklerinde yine aynı davranışları sergiledikleri gözlemlenmişti.
**
Aşırı korumacı ebeveynlerin aslında onlara zarar verdiğini belirten McClowry, anne ve babaların davranışlarında belirli bir denge tutturması gerektiğini vurguluyor. “Yapı iskelesi” olarak adlandırılan teknik, utangaç çocukların ebeveynleri için oldukça uygun görünüyor. Eğitimde kullanılan “yapı iskelesi” tekniği, öğrencilere başta yoğun destek verip bu desteği yavaş yavaş ve düzenli olarak azaltarak onların daha bağımsız hale gelmesini sağlamak anlamına geliyor. Bu teknik, utangaç çocukların kabuklarından çıkmalarına yardımcı olabilir.
McClowry, bu teknikle ilgili olarak kamp örneğini veriyor. Örneğin bir çocuk kampa gitmek istiyor ancak geceyi evden uzakta geçirmekten korkuyorsa, anne ve baba işe, çocuğun arkadaşlarını evlerinde kalmaya davet etmekle başlayabilir. Ardından bir geceyi büyükannelerinin evinde geçirerek çıtayı yavaş yavaş yükseltebilirler. Elbette anne ve baba “yapı iskelesi” tekniğini uygularken çocuğun rahatsızlık hissedip hissetmediğini de kontrol etmeli, çocuk daha fazla katlanamaz hale gelirse onu zorlamamalıdır. Ayrıca çocukların daha büyük olduğu durumlarda ebeveynler bu tecrübeyi onunla konuşabilir, ona nasıl hissettiğini, neyin daha iyi hissetmesini sağladığını ve bu adımdan sonra ne yapmak istediğini sorabilir.

My Sister The Serial Killer


"I am not angry. If anything, I am tired," Korede says, faced with yet another bloody crime scene to scour, yet another body to dump. The first few times, her beautiful sister Ayoola's self-defense claims seemed plausible, but the bodies have added up. And Korede Googled it: Three murders makes you a serial killer.
My Sister, the Serial Killer, the wry debut novel by Nigerian writer Oyinkan Braithwaite, tests the bonds of family, when family comes armed. The title says it all: Ayoola likes to kill her boyfriends. Korede can't quite bear to see her get caught: "Ayoola needs me; she needs me more than I need untainted hands." So, the gloves come on and the bleach comes out.(NPR)

Hadislerle İslam Cilt 1: Mukaddime 3: Hadis


 ***
  ***
 ***
 ***
 ***

 ***

Hadislerle İslam Cilt 1: Mukaddime 2: Sünnet








Hadislerle İslam Cilt 1: Mukaddime



***


***

***