Showing posts with label hicret. Show all posts
Showing posts with label hicret. Show all posts

Saturday, May 3, 2014

Yesrib

“Resulullah ve muhacirler Mekke şehrinden Yesrib köyüne değil, bilâkis —birçok hayat tarzında birinciden farklı ve nisbeten daha küçük olmasına rağmen— bir şehirden diğerine göç etmişlerdi. Fakat buradaki hayat çok daha karmaşık ve Resulullah’ın karşı karşıya kalacağı meseleler çok daha çeşitliydi. Çünkü burada değişik dinler, çevreler ve kültürler vardı. Te’yid-i ilâhiye mazhar olmuş, Allah Teâlâ’nın hikmet, hakkı batıldan ayırma, çok çeşitli beşerî toplulukları, zıt kuvvetleri ve çatışan arzulan bir araya getirme gücü verdiği ve kendinden sevgi ilham ettiği bir peygamberden başkası, burayı ele geçiremez ve bütün şehri tek bir iman potasında eritemezdi.”

***

“Ensâr, Resûl-i Ekrem’in Mekke’den yola çıktığını duymuştu. Her gün, sabah namazını müteakip Medine haricine çıkıyor ve Resulullah’ı bekliyorlardı. Güneş onları gölgeye gitmeye zorlayıncaya kadar orada bekliyorlar ve sonra evlerine giriyorlardı. Mevsim yaz ve sıcaktı.

Hz. Peygamber, halkın evlerine çekildiği bir sırada geldi. Yahudiler, ensarın yaptıklarını görüyordu. Resulullah’ı ilk gören de bir yahudiydi. O, avazının çıktığı kadar yüksek sesle bağırarak Resul-i Ekrem’in geldiğini Ensâr’a haber verdi. Ensâr hemen Hz. Peygamber’i karşılamaya çıktı. O, yanında Hz. Ebû Bekir —Peygamber efendimizle aynı yaştaydı— olduğu halde bir hurma ağacının gölgesinde oturuyordu. Halkın çoğu Resulullah’ı ilk defa görüyordu ve onu görmek için itişip kakışıyorlar, fakat Hz. Ebu Bekir ile Hz. Peygamberi birbirinden tefrik edemiyorlardı. Hz. Ebû Bekir durumu hemen sezdi ve ayağa kalkıp gömleğiyle Resulullah’a gölge yaptı, halk da Resulûllah’ı tanıdı.

Ensâr’dan yaklaşık 500 kişi Resûl-i Ekrem ve Hz. Ebu Bekir’i karşılamaya çıkmıştı. Hurma ağacının yanına geldiklerinde Ensar “Buyurunuz emniyet ve huzur içinde gidelim.” dediler. Resulullah ve Hz. Ebû Bekir Ensâr’ın arasında yola koyuldu.

Medine halkı onu karşılamaya çıkmıştı. Hatta küçük kızlar bile evlerin damlarında Resulullah’ı görünce: “Hangisi o hangisi o?” diye bağrışıyorlardı. Enes b. Malik diyor ki, ‘’Böylesine bir manzarayı ilk defa görüyorduk.”

***
“Resulullah devesinden indi. Ebu Eyyûb Halid b. Zeyd en-Neccari el-Hazrecî de yükleri indirip kendi evine götürdü. Resul-i Ekrem ona misafir oldu. Ebu Eyyûb Hz. Peygamber’e çok güzel hizmet etti ve ikramda bulundu. Resulullah evin alt katında kalıyordu. Ebû Eyyûb bunu hoş görmedi ve Resulullah’a üst kata çıkması için ısrar etti. Kendisi ve ailesinin aşağıda kalabileceğini söyledi. Hz. Peygamber: “Ey Ebû Eyyûb! Bize, bizim yânımızdakilere ve bize gelenlere alt katta kalmak daha uygun ve elverişlidir.” buyurdu.

Ebu Eyyûb el-Ensârî zengin bir insan değildi. Fakat Resulullah’ı evinde ağırlamaktan büyük sevinç duyuyordu. Cenab-ı Hakk’ın bahşettiği bu şerefe lâyık olmaya ve şükrünü ifaya, Resullullah’a hizmet yolundan başka hiçbir şekilde kazanılmayacak olan sevgiye büyük bir ehemmiyet veriyordu.

Ebû Eyyûb diyor ki; “Resulullah’a akşam yemeği yapar ve gönderirdik. Artan kısmını bize geri verince, ben ve Ümmü Eyyûb O’nun elinin değdiği yerlere teberrüken elimizi sürerdik ve onu yerdik. Resulullah evin alt katında, biz de üst katında otururduk. İçinde su bulunan bir testimiz kırıldı. Resulullah’ın üzerine damlayıp onu rahatsız etmesinden korkarak, ben ve Ümmü Eyyûb biricik kadife yorganımızı su üzerine bastırarak orayı kuruttuk.


Friday, March 7, 2014

Kur'an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali [Ali Ünal] 45: İsra Suresi'nden 3 - Hicret Duası


(Ve bir beldeye girerken, dolayısıyla Medine’ye yaklaştığın şu dakikada) şöyle dua et: “Rabbim, gireceğim yere hak uğruna, samimî olarak, en iyi niyetle ve Sana sadakat içinde girmemi, oradan çıkacağım zaman da yine hak uğruna, samimî olarak, en iyi niyetle ve Sana sadakat içinde çıkmamı nasip buyur; ve Kendi katından bana sağlam bir destek, kuvvetli bir delil bahşet. [İsra 80]

Friday, December 13, 2013

Kur'an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali [Ali Ünal] 12: Nisa Suresi'nden




  • Rahatlıkla söyleyebiliriz ki, bugün meselâ herhangi modern bir ülkede bir yılda tesbit olunan zina ve hırsızlık hadiseleriyle, bunların yol açtığı boşanma, ailelerin yıkılması, cana kıyma ve maddî-manevî depresyon gibi komplikasyonların sayısı, tüm İslâm diyarında 13 asırlık dönemde işlendiği tesbit olunan ve cezalandırılan zina ve hırsızlık suçlarından kat kat fazladır.


  • Eşlerinizle güzelce ve iyi geçinin. (Başlangıçta ve bazı yönleriyle) onlardan hoşlanmayabilirsiniz; fakat bir şey sizin hoşunuza gitmez de, bakarsınız Allah onda pek çok hayırlar takdir etmiştir.(Nisa 19)
  • Dünyada geçimlikler farklı farklıdır. Erkek veya kadın olmak da elinizde değildir. Dolayısıyla,) Allah’ın bazınıza bazınızdan daha fazla verdiği (makam, servet, fizikî cazibe gibi) dünyalıklar hususunda, (“Keşke bizim de olsaydı!”) şeklinde temennide bulunmayın ve (aranızda kıskançlığa düşmeyin; Allah’ın yaptığı paylaştırmaya da itiraz etmeyin). (Nisa 32)
  • Şu bir gerçek ki, Allah zerre kadar bile olsa kimseye zulmetmez. (Zulmetmek şöyle dursun,) yapılmış tek bir iyiliği (hem neticesi, hem de onun için vereceği mükâfat açısından) kat kat artırır; ayrıca (onun hak ettiği bir karşılık olarak değil, bütünüyle) Kendi katından çok büyük bir mükâfat da bahşeder.(Nisa 40)
  • (Seferde veya hazarda, savaşta veya barışta) size selâm verilip bir iyilik dileğinde bulunulduğunda, ondan daha güzeliyle, hiç olmazsa onun misliyle mukabele edin. Bilin ki Allah, her şeyin muhasebesini tutmaktadır ve karşılığını verir. (Nisa 86)
  • Kim (başka bir gaye için değil de sadece) Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde gidecek çok yer, genişlik ve bolluk bulur. Kim Allah’a ve Rasûlü’ne kavuşma (ve onların rızası istikametinde) hicret için evinden çıkar da daha yolda iken ecel gelip kendini yakalarsa, hiç şüphesiz onun (geçmiş günahlarını affetmek ve) mükâfatını vermek Allah’a aittir. Allah, (kullarının hata ve günahlarını) çok bağışlayandır; (bilhassa mü’min ve itaatkâr kullarına karşı) hususî rahmet ve merhameti pek bol olandır. (Nisa 100)
  • (Yaptıkları ihanet ve işledikleri günahları) insanlardan gizlemeye çalışırlar da, onları Allah’ın gördüğünü hiç düşünmezler. Halbuki onlar, bilhassa gece karanlığında gizli gizli Allah’ın razı olmayacağı ihanet ve tezvirat planları yaparlarken O daima yanıbaşlarındaydı. Allah, her ne işliyorlarsa hepsini (İlim, Görme, İşitme ve Kudreti’yle) zaten kuşatmış durumdadır.(Nisa 108)
  • Onların fısıldaşmalarının, bir araya gelip de kendi aralarında yaptıkları gizli toplantı ve görüşmelerin çoğunda hayır yoktur; ancak muhtaçlara yardımı veya iyilik, güzellik ve doğruluğu ya da insanların arasını ıslah etmeyi emir ve tavsiye edenlerin yaptıkları gizli görüşme ve fısıldaşmalar bundan müstesnadır. Kim içten bir taleple Allah’ın rızası peşinde olur ve O’nun rızasının nerede yattığını araştırarak hayırlı toplantı ve görüşmelerde bulunursa, bir gün gelir, Biz ona (hiç ümit etmediği) çok büyük bir mükâfat veririz.(Nisa 114)
  • (Buna karşılık,) bir iyiliği ister açıktan yapın ister gizlice yapın veya (şahsınıza reva görülen) herhangi bir fenalığı (ona usulünce mukabelede bulunmak hakkınız olmakla birlikte) bağışlayıverin: her halükârda bilin ki Allah, (Kendisine karşı işlenen) günahların pek çoğundan hemen geçiverendir; (cezalandırılması gereken her suçluyu ve suçu cezalandırmaya da) gücü hakkıyla yetendir.(Nisa 149)