Showing posts with label Dawkins. Show all posts
Showing posts with label Dawkins. Show all posts

Saturday, March 15, 2014

Dawkins vs. Newton

Burada temel mesele Atkins ve Dawkins gibilerinin mekanizma ve failini birbirinden ayırt etmede başarısız olmalarıdır. Felsefî terimlerle konuşacak olursak, onların, 'bir fenomeni izah eden bir mekanizmayı anladığımız için o mekanizmayı kuran bir fail yoktur.' diyerek çok basit bir kategori hatası yaptıklarını söyleyebiliriz. 

Isaac Newton evrensel kütle çekim kanunu keşfettiğinde: 'Gezegenlerin hareketlerine dair mekanizmayı keşfettim, bu yüzden o mekanizmayı tasarlayan fail bir Tanrı yoktur.' demedi. Tam aksine o mekanizmanın nasıl işlediğini anladığı için onu tasarlayan Tanrı'ya hayranlığı daha da artmıştı.

Friday, February 14, 2014

Dawkins, Bilim, İnanç


Dawkins, ‘bilimsel inanç insanlar tarafından test edilebilen bir delil içerir, oysaki dinsel inançlar bir delile dayanmaz, üstelik onlar bunu bir övünç vesilesi Kabul ederler’ der. Bu sözlerden de anlaşıldığı gibi onun Tanrı düşmanlığı aslında bu yanlıştan kaynaklanmaktadır. Başka bir deyişle o bütün dini inanışları kör inanç zannetmektedir. Eğer öyle olsaydı, gerçekten de inanç ‘çiçek hastalığı’ ile beraber kategorize edilmeyi hak ederdi.  Oysa ki biz de Dawkins’e şu soruyu sorabiliriz: ‘Dini inancın delile dayanmadığı fikrinin delili nedir?

Elbette maalesef hiçbir delile dayanmadan inanan, bilim karşıtı ve gerici insanlar yok değil. Belki Richard Dawkins, bir talihsizlik sonucu bunlarla çok fazla karşılaşmış da olabilir. Fakat bu durum, hakim çizginin, inanç ve delilin bir arada olması gerekliliğini savunduğu gerçeğini değiştiremez. Evet, gerçekten de inanç delile dayanmalıdır ve tabii ki delilin yokluğu bir övünç vesilesi değildir. Yuhanna İsa’nın şöyle dediğini yazar: ‘İman edesin diye bunlar yazılmıştır.’ Aziz Paul, modern bilimin birçok öncüsünün söylediği gibi, tabiatın bizzat kendisinin tanrı’nın varlığı için bir delil olduğunu dile getirir: ‘Var edilip yaratılan her şey O’nun gaybi sıfatlarını açıkça göstermektedir. Dolayısıyla artık onların inanmamak için bir özrü yoktur.

Tıpkı bilimde olduğu gibi imanda da akıl ve delil bir bütün oluştururlar. Yani aslında Dawkins’in ‘kör inanç’ olarak tarif ettiği şeyin tam aksi bir durum söz konusu. Onun bu çelişkinin farkına varmıyor olması şaşılacak şey doğrusu. Bu durum acaba onun kendi kör inancının bir sonucu olabilir mi?


Dawkins’in nev-i şahsına münhasır bu inanç yorumunun kendisi aslında, onun iğrenç diye nitelendirdiği, delilsiz inanca çarpıcı bir örnektir. Onun inancın zevki diye nitelendirdiği, kanıttan bağımsız olma durumu, bizzat kendisinin iddialarında bulunan bir özelliktir. Doğrusu bu olağanüstü bir tutarsızlık örneği değil de nedir? Maalesef, imanı ‘kör inanç’ ile eşitlerken neden hiçbir delil sunmadığını bulmak hiç de zor değil. Böyle bir delil yok da ondan. Dawkins’in iman tarifine benzer bir iman anlayışını savunan ciddi bir ilahiyat alimi ya da düşünürü olmadığını tespit etmek için öyle uzun boylu araştırmaya da gerek yok.

Tuesday, October 8, 2013

Richard Dawkins ve Bilimsel Cahillik


...Gerek evrenin gerekse yaşamın varoluşundaki hassasiyetlerden hareketle pek çok bilim adamı kendi alanlarında saptadıkları bulgulardaki mükemmeliğe dikkat çekmektedir. Üstelik sadece dikkat çekmekle kalmayıp özellikle son otuz kırk yıl içinde birçok meşhur bilim adamı, hem Tanrı’ya hem de bilime olan inancını açık bir dille ifade etmiştir. Ancak materyalizmin bilimsel olmaktan uzak felsefî etkisinden kurtulamayan bazı bilim adamları, örneğin Oxford Üniversitesi’nden ve Darwin’in takipçilerinden olan zooloji profesörü Richard Dawkins, dînî inancı bir kenara atmakta tereddüt bile etmeyerek evrenin ve yaşamın bilinçli bir şekilde oluşumu konusunda yaratıcı bir Tanrı inancına sahip herkesi “bilimsel cahil” olarak niteler ve dini de “bir virüs” olarak tanımlar. 


Darwin hayranlığı ile yazılmış meşhur kitabı The Blind Watchmaker’ın (Kör Saatçi)birinci bölümünün ilk cümlesinde, Tanrı tarafından yaratılmış olmaktansa kökeni hayvanlara dayalı karmaşık bir varlık olmayı tercih ettiğini şu sözleri ile ifade etmektedir: "Biz hayvanlar, bilebildiğimiz evren içerisindeki en karmaşık şeyleriz."Dawkins’in bu noktadaki en büyük problem gerek evren gerekse yaşamın oluşumuna dair sahip olduğu kişisel inancıyla örtüşen şeyleri bilimsel, çelişen şeyleri ise bilim dışı ilan etmesidir. Açıkçası sahip olduğu tavır bilimsel olmaktan uzak, daha ziyade felsefî ya da ideolojik bir tavırdır. Sanki bilim Tanrı’nın var olmadığını ispatlamış ya da Tanrı’nın varlığına ulaşmanın kaçınılmaz olan tek yolu bilimmiş gibi Tanrı’nın varlığına inananları ‘bilimsel cahil’ olarak tanımlaması da bu noktadaki taraflı tutumunu desteklemektedir. Belki Dawkins iddialarını günümüzden 200 yıl kadar önce yapsaydı bilim hakkındaki yetersizliğimiz nedeniyle pek çok ideolojik ya da felsefî kabul gibi söz konusu iddialar da kendi içinde makul kabul edilebilirdi. Ancak modern bilimin verileri Tanrı’nın yokluğuna değil aksine kuvvetli bir şekilde varlığının zorunluluğuna dair deliller sunmakta ve bilimden hareketle Tanrı’nın var olmadığını dolayısıyla da yeryüzündeki yaşamın tesadüfen ortaya çıktığını ispatlamaya kalkanları gülünç durumlara düşürmektedir.

Friday, August 16, 2013

Expelled: No Intelligence Allowed


Ben Stein: What do think is the possibility that there then, intelligent design might turn out to be the answer to some issues in genetics... or in evolution?

Richard Dawkins: Well... it could come about in the following way: it could be that uh, at some earlier time somewhere in the universe a civilization e-evolved... by probably by some kind of Darwinian means to a very very high level of technology and designed a form of life that they seeded onto... perhaps this... this planet. Um, now that is a possibility. And uh, an intriguing possibility. And I suppose it's possible that you might find evidence for that if you look at the um, at the detail... details of our chemistry molecular biology you might find a signature of some sort of designer.

Ben Stein: [voice over] Wait a second. Richard Dawkins thought intelligent design might be a legitimate pursuit?
Richard Dawkins: Um, and that designer could well be a higher intelligence from elsewhere in the universe. But that higher intelligence would itself would have to come about by some explicable or ultimately explicable process. It couldn't have just jumped into existence spontaneously. That's the point.
Ben Stein: [voice over] So professor Dawkins was not against intelligent design, just certain types of designers. Such as God.
 **
Richard Dawkins: We know the sort of event that must have happened for the origin of life.
Ben Stein: And what was that?
Richard Dawkins: It was the origin of the first self replicating molecule.
Ben Stein: Right, and how did that happen?
Richard Dawkins: I've told you, we don't know.
Ben Stein: So you have no idea how it started.
Richard Dawkins: No, no. Nor has anyone