“Her şeyin başı evlilik," dedim. "Önce onu halledelim. Aşk evlilikten sonra gelir. Unutma: Evlenmeden önce alevlenen aşk yangını evlilikle söner ve geriye boş ve kederli bir yangın yeri kalır. Evlendikten sonra duyulan aşk da biter elbette, ama onun yerini mutluluk alır. Buna rağmen bazı aceleci budalalar evlenmeden önce âşık olup yana yana bütün aşkı tüketirler. Niye? Çünkü hayatta en büyük amacı aşk sanırlar.”
Showing posts with label Benim Adım Kırmızı. Show all posts
Showing posts with label Benim Adım Kırmızı. Show all posts
Sunday, May 17, 2015
Katil Diyecekler Bana
Yine de ama katilliğe alışmak zor. Evde duramıyorum, sokağa çıkıyorum, sokakta duramıyorum, öteki sokağa yürüyorum, sonra o sokaktan sonrakine yürüyorum ve insanların yüzlerine baktıkça görüyorum ki ellerine daha cinayet işleme fırsatı geçilmemiş oldukları için pek çok kişi masum zannediyor kendini. Bu küçük talih ve kader meselesi yüzünden, insanların çoğunun benden daha ahlaklı ya da iyi olduğuna inanmak zor. Olsa olsa henüz cinayet işlemedikleri için biraz daha aptal suratlı oluyorlar ve bütün aptallar gibi iyi niyetli gözüküyorlar. Gözünde bir zekâ ışıltısı, yüzünde ruhundan yansıyan bir gölge gördüğüm herkesin gizli bir katil olduğunu anlamam için o zavallıyı öldürdükten sonra, İstanbul sokaklarında dört gün yürümem yetti. Yalnızca aptallar masumdur.
***
Allahım, sen bu inanılmaz gücü hepimize vermişsin, ama kullanmayalım diye korkutmuşsun da bizi.
Ama bir kere bu korkuyu yenip harekete geçerse insan bambaşka biri oluveriyor hemen. Eskiden yalnız Şeytan'dan değil, içimdeki en ince kötülük belirtisinden bile ödüm kopardı. Şimdiyse, kötülüğün dayanılır bir şey olduğunu, hatta nakkaş için gerekli olduğunu da hissediyorum. Cinayet sonrası, birkaç gün boyunca ellerimin titremesini bir yana bırakırsak, o sefili öldürdüğümden beri daha iyi çiziyorum, daha parlak ve cesur renk çekiyorum ve en önemlisi hayal gücümün harikalar yarattığını görüyorum. Ama nakşettiğim harikaları takdir edecek kaç kişi var İstanbul'da?
***
Bir şehir ne kadar büyük ve renkliyse, suçunuzu ve günahınızı gizleyeceğimiz o kadar çok köşesi, ne kadar kalabalıksa, suçunuzla aralarına karışabileceğimiz o kadar insanı var demektir. Şehirlerin zekâsı, barındırdığı âlimlerle, kütüphaneler, nakkaşlar, hattatlar ve medreselerle değil, karanlık sokaklarında binlerce yılda sinsice işlenmiş cinayetlerin çokluğuyla ölçülmeli. Bu mantıkla İstanbul'un bütün cihanın en zeki şehri olduğundan hiç şüphem yok.
***
Hepimize olur: Bazen mantıkla düşünüyorum diye haftalar, yıllar boyunca hayal kurduktan sonra, bir gün bir şey görürüz, bir yüz, bir elbise, mutlu bir insan ve bir anda hayallerimizin gerçekleşmeyeceğim, mesela o kızı bize hiç vermeyeceklerini, mesela filanca mevkiye hiç getirilmeyeceğimizi anlayıveririz.
Sunday, April 26, 2015
Benim Adım Kırmızı
- Bu kitabın (Kur'an) sarsıcı gücü asla resimlenemez oluşundan da gelir.
- Ellerini dizlerine koyuşu, ben önemli bir şey söylerken "anlıyorum, hürmetle dinliyorum", diyen bakışlarla gözlerimin içine içine istekle bakışı ve sözlerimin veznine uygun gizli bir makamla başını sallayışı çok yerinde. Bu yaşıma geldim, gerçek saygının yürekten değil, küçük kurallardan ve boyun eğmekten kaynaklandığını bilirim.
- Nakış ve sanatta hayâl kırıklığına uğramak istemiyorsan eğer, sakın onu mesleğin olarak görme. Ne kadar hünerin ve yeteneğin olursa olsun parayı ve iktidarı başka yerlerde ara ki, hüner ve emeğinin karşılığını alamayınca sanata küsmeyesin.
- Sarılmasını bilen adam iyi adamdır.
- Kıskanç kardeşleri tarafından kuyuya atılan Yusuf'un Midyanlı tüccarlar tarafından kuyudan çıkarılışı geldi gözümün önüne. Yusuf ile Züleyha'nın bu meclisini resmetmekten pek hoşlanırım, çünkü hayatta en temel duygunun kardeşlerin kıskançlığı olduğunu hatırlatır.
- Bir nakkaşa yapılacak en güzel iltifat, onun resimlerinin bizde de nakşetme heyecanı uyandırdığını söylemektir.
- Gerçekleri alçakgönüllülükle kabul etmek hayatı kolaylaştırır. Zaten alçakgönüllük, hayatı kolaylaştıran bir şey olduğu için bizim alemimizde bu kadar makbul bir erdemdir.
Subscribe to:
Posts (Atom)