Showing posts with label Lider. Show all posts
Showing posts with label Lider. Show all posts

Thursday, October 10, 2013

Arap Atı Hakkında


Arabistan'da akarsular ya da otlaklar yoktur ve develerden farklı olarak atlar diken yiyerek hayatta kalamazlar. Suya ve düzenli beslenmeye ihtiyaç duyarlar. Fakat Araplar, atlara gösterdikleri özenle birlikte soyla ilgili olağanüstü yeteneklerini kullanıp zamanın en büyük at üreticisi oldular. 19. yy.da İngiliz yetiştiriciler tarafından ithal edilen yalnızca üç at bugün dünyadaki tüm safkan atların atalarıdır.

Araplara göre Tanrının yeryüzündeki ya da öte dünyadaki en büyük armağanlarından biri Arap atının dostluğudur. Erken dönem Arap tarihçisi İbn Hişam (ö. 827) cocukken babasının kendisine şöyle söylediğini hatırlıyor: " İbrahim'in oğlu İsmail, ata ilk binen, meleklerin dili Arapça'yı ilk konuşan ve yay ile ilk ok atan insandır. Allah, ona olan sevgisinden dolayı denizden 100 saf kan at ihsan etti, İsmail onları Mekke civarında otlattı. "


Arapların Deve Sevgisi


Meraklı bir Bedevi Peygamber'e sordu: 'Develer cennete girer mi?'
**
Bir Bedeviyi evine almak istiyorsan kapıyı iyice aç ki, devesi de girebilsin. Arap Atasözü 
**
Deneyimli bir çöl insanının gözünde hiçbir şey, iyi giden bir dişi deve kadar faydalı ve güzel değildir. Arapça'da devenin renk, şekil ve boyuna göre 300'ün üzerinde ismi bulunmaktadır. Örneğin 'rasa' toynağı kırılmış ya da tırnağına keskin taş saplanmış devedir.





Saturday, August 24, 2013

Araplarda Bebeklerin Sütanneye Verilmesi Geleneğinin Kökeni

Kureyş'in asil ailelerinin, bebeklerini çadırlarda yaşayan sütannelere göndermelerinin batıni bir nedeni daha vardı.Tüm Araplar aslen çöl göçebeleri, çadırlarda yaşayanlar, keçi, koyun ve deve çobanları olduklarını ve geniş Arabistan topraklarında muhacir olduklarını bilirlerdi. Dilleri, değerleri ve kültürleri aslen, atalarının kahverengi ve siyah keçi derisi çadırlarında geçen özgür yaşamlarının mahsulüydü. Geleneğe göre Arapların lideri olacak kişilerin içlerinde Bedevi sütü olması gerektiği gibi, damarlarında da tüm Araplarla paylaşılan Bedevi kanı olması gerekiyordu.

Tevazu



Tevazu (humiliy) Latince "humus" (toprak)'tan gelir. Bizim ortak atamız olan insan (homu-hominis) de ordan gelir. Söylendiği gibi biz topraktan geldik ve toprağa gideceğiz. Kelimenin Anglo-Saxon karşılığı mütevazı (lowly)'dır. Mütevazı ya da alçakgönüllü, insan olmayı kabul etmek anlamına gelir, ne fazlası ne de daha azı. Tanrılık iddiasından alabildiğine uzak olmaktır.

"Hem kibirli kibirli yürüme! Zira ne kadar kibirlenirsen kibirlen, ne yeri yarabilirsin, ne de dağların boyuna erişebilirsin." (İsra, 17/37)

Bu manasıyla tevazu, kainattaki yerini idrak eden insana özgü bir erdemdir. Astronomlar, fizikçiler, tabiatçılar ya da uzay yolcuları gibi evrenin harikuladeliklerini keşfeden seçkin insanlar, kendilerinde hasıl olan bir tevazudan haber verirler. Kendisini tamamen yok etmeyen, ama boyunun ölçüsünü de kendisine gösterenkorku ve huşu veren bir büyüklüğe şahit olmalarından ileri gelir bu.