Showing posts with label Ve Günler Yürümeye Başladı. Show all posts
Showing posts with label Ve Günler Yürümeye Başladı. Show all posts

Friday, October 6, 2017

Kepler: Bir yaşam arayıcısı

 
Çok miyop olduğu için modern optiğin temelini teşkil eden mercekleri ve yeni bir yıldız keşfeden teleskobu icat etmekten başka çaresi yoktu.

Ve çok gözlemci olduğu için, avucunun içine düşen bir kar tanesine bakarken buzun ruhunun altı köşeli bir yıldız olduğunu gördü, altı, tıpkı arıların yaptığı bal peteklerindeki hücreciklerin altı kenarlı olması gibi ve aklının gözleriyle şunu gördü ki, bir alanı en iyi şekilde kullanmayı altıgen biçim bilir.

Ve evinin balkonundaki bitkilerin ışığı arayış yolculuğunun dairesel olmadığını görünce bundan belki de gezegenlerin güneş etrafındaki yolculuğunun da dairesel olmayabileceği sonucuna vardı ve çizdikleri elipsleri teleskobuyla ölçmeye koyuldu.

Görerek yaşadı.

Görmeyi bırakınca, 1630 yılında bugün öldü.

Johannes Kepler’in mezar taşında şöyle yazar:

Gökleri ölçtüm. Şimdi karanlıkları ölçüyorum.”

  

Antonie van Leeuwenhoek



Bilim insanları onu ciddiye almıyorlardı. Antonie van Leeuwenhoek Latince bilmiyordu, eğitimi yoktu ve keşifleri tamamen tesadüfün eseriydi.

Antonie sattığı dokumaların dokusunu daha iyi görmek için işe büyüteç kombinasyonları deneyerek başladı ve bir büyüteçten diğerine atladı, en sonunda bir su damlasında son sürat koşuşturan canlı kalabalığını görme kapasitesine sahip beş yüz mercekli bir mikroskop icat etti.

Bu kumaş tüccarı diğer önem teşkil etmeyen şeylerin yanı sıra alyuvarları, bakterileri, spermatozoitleri, mayaları, karıncaların yaşam döngülerini, pirelerin cinsel yaşamını ve anların iğnelerinin anatomisini keşfetti.

Antonie ve ünlü ressam Vermeer aynı Delft şehrinde, 1632 yılının aynı ayında doğdular. Ve aynı şehirde, kendilerini görünmez olanı görmeye adadılar. Vermeer, gölgelerde saklanan ışığın peşinden gidiyordu; Antonie ise bu dünya krallığındaki en küçük akrabalarımızın gizemlerinin izini sürüyordu.

Saturday, September 16, 2017

Benim Afrika’m


 


On dokuzuncu yüzyılın sonlarında, Avrupalı sömürgeci güçler Afrika’yı paylaşmak için Berlin’de toplandılar.

Selvalar, nehirler, dağlar, toprak üstü ve toprak altından oluşan sömürge ganimeti için verilen kavga uzun ve çetin oldu. En sonunda yeni sınırlar çizildi ve 1885 yılında bugün, her şeye muktedir Tanrı adına, Genel Anlaşma imzalandı.

Avrupalı efendiler 

-altın, elmas, fildişi, petrol, kauçuk, kalay, kakao, kahve ve palmiye yağının adını hiç anmama nezaketini gösterdiler;

-köleliğin kendi adıyla anılmasını yasakladılar;

-dünya pazarına insan eti sunan şirketleri hayırsever topluluklar diye adlandırdılar;

-ticaretin ve medeniyetin gelişimini özendirme arzusuyla yanıp tutuştuklarını dile getirdiler,

-ve herhangi bir kuşku kalmış olabilir diye, yerli toplulukların manevi ve maddi huzurunu arttırma kaygısıyla hareket ettiklerini ilan ettiler.

Böylece Avrupa, Afrika’nın yeni haritasını uydurdu. Bu zirve toplantısında, göstermelik dahi olsa, hiçbir Afrikalı yer almadı. 


  
Ayrıca Bakınız:
Borders Drawn With Rulers

Wednesday, September 13, 2017

Newton ve Toprağın Karşı Konulmaz Çekim Gücü

 

1643’te bugün (4 Ocak) İsaac Newton doğdu.

Newton’un, bilindiği kadarıyla, asla kadın ya da erkek sevgilisi olmadı.

Kimse tarafından dokunulmadan, bulaşıcı hastalık tehdidinden ve hayaletlerden ödü koparak bakir öldü.

Ancak bu korkak beyefendi birçok şeyi araştırma ve ortaya çıkarma cesareti gösterdi:

yıldızların hareketi,
ışığın yapısı,
sesin hızı,
ısının iletimi,
ve yerçekimi kanunu; bizi çağıran ve çağırırken de bize kökenimizi ve kaderimizi hatırlatan toprağın karşı konulmaz çekim gücü.