Showing posts with label af. Show all posts
Showing posts with label af. Show all posts

Wednesday, April 2, 2014

Kur’an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali [Ali Ünal] 76: Şûra Sûresi’nden 2 - Af



Yine de bir insan dişini sıkar, sabreder ve kendisine haksızlıkta bulunanı bağışlarsa, böyle davranmak, hiç kuşkusuz nefse hakimiyet ve kararlılık isteyen büyük bir fazilettir. (Şûra 43)



Kur’an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali [Ali Ünal] 74: Fussilet Sûresi’nden


Buna karşılık, “Rabbimiz Allah’tır” diye ikrarda bulunup, sonra da (bu ikrarın gereği olarak inanç, düşünce ve davranışta) sapmadan doğru yolu takip edenlerin üzerine zaman zaman melekler iner. (O melekler, dünyada onları korur, Âhiret’te ise hem dostluk izharında bulunur, hem de onlara şu mesajı iletirler:) “(Azap görür müyüz diye) endişe etmeyin, (dünyada iken işlediğiniz ya da işlediğinizi düşündüğünüz günahlar, yapamadığınız iyilikler sebebiyle de) üzülmeyin; size va’d olunan Cennet’le sevinin! Biz, dünya hayatında olduğu gibi (burada) Âhiret’te de sizin yakın dostlarınızız. O Cennet’te canınız her neyi çekerse onu hazır bulacak, orada istediğiniz her şeyi elde edeceksiniz,
affı, bağışlaması ve bilhassa mü’minlere karşı hususî merhameti pek bol Allah tarafından bir ikram olarak. (Fussilet 30-32)

Cennet mutlak temizlik, paklık yeri olup, Cennet’e en azından oraya kadar artık bütünüyle temizlenenler gireceğinden, Cennet ehlinin istedikleri de, canlarının çektiği de muhakkak temiz şeyler olacaktır. 


Kur’an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali [Ali Ünal] 72: Zümer Sûresi’nden 2

(Benden naklen) de ki: “Bizzat kendi aleyhlerine olarak haddi aşan ve kendilerine verdiğim duygu, meleke ve kabiliyetleri boşa sarfeden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyiniz. Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Hiç şüphesiz O, Ğafûr (günahları çok bağışlayan)dır, Rahîm (hususî rahmeti pek bol olan)dır.” (Zümer 53)

·         Kur’ân’da en büyük müjde ifade eden bu âyetin (Zümer 53) hemen arkasından peş peşe ciddî ikazların gelmesi, Kur’ân’ın sakındırma–müjdeleme usulünün en anlamlı misallerinden birini teşkil etmekte ve insanları, Allah’ın engin rahmetine güven içinde kendilerini salıvermemeleri konusunda uyarmaktadır.

·         Prensip olarak, Cenab–ı Allah, dilediğini affedebilir, fakat uygulama olarak O, affını tevbeye ve hâlin ıslahına bağlamıştır.



Kur’an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali [Ali Ünal] 60: Ankebut Sûresi’nden – Mağfiret

İman edip, (iyi bir mü’min olabilmek için elinden gelen gayreti gösteren ve) imanları istikametinde sağlam, yerinde ve ıslaha yönelik işler yapanların (nefislerine bir anlık mağlûbiyetle işledikleri) bir takım günahlarını elbette siliverecek ve onları yaptıkları güzel işlerin en güzelini dikkate alarak mükâfatlandıracağız.



Friday, March 7, 2014

Kur'an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali [Ali Ünal] 44: İsra Suresi'nden


  • Herhangi bir memleketi (hak ettikleri bir ceza olarak) helâk etmek dilediğimizde, (bir rasûl vasıtasıyla) emrimizi (Din) gönderir ve oranın halkı arasında zevk u safa içinde dilediklerince yaşamayı gaye edinenleri (toplumların hayatıyla ilgili kanunlarımız çerçevesinde sıkıntının ardından) artık daha çok nimete boğarız da, orada büsbütün kural tanımaz hale gelir ve günahlara daldıkça dalarlar. Nihayet, hak ettikleri helâk hükmü uygulamaya konur da, o memleketi yerle bir ederiz.[İsra 16]
  • Yedi gök, yer ve onların içinde bulunan herkes, O’nu (şirkin dayandığı ve ifade ettiği her türlü eksiklik, kusur ve noksanlıktan) tenzih eder. Hiç bir şey yoktur ki, O’nu hamd ile beraber tesbih (tenzih) ediyor bulunmasın; ama siz onların tesbihlerini, tenzihlerini anlayamazsınız.(21) O, (bunca izzet ve azametiyle beraber, kullarının en ağır günahları karşısında bile yine de) çok sabırlı, çok müsamahalıdır ve çok bağışlayandır.[İsra 44]

Sunday, December 29, 2013

Kur'an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali [Ali Ünal] 20: En'am Suresi'nden 2


  • Küfür, gözü güneşe karşı yumup etrafın karanlık olduğunu iddia etmekle aynı şeydir.
  • İnanmayanların en büyük kuvvetinin inananların zaafı olduğu unutulmamalıdır.
  • Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun ve boş oyalanmadan başka bir şey değildir. Âhiret yurdu ise, Allah’a gönülden saygı besleyen ve O’na karşı gelmekten sakınanlar için çok daha hayırlıdır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız? (En'am 32)
  • O’dur ki, geceleyin (ölümün kardeşi olan) uyku ile sizi kendinizden geçirip alır; o durumda, gündüz vücudunuzun organlarıyla ne yapmış, (sevap-günah olarak) ne kazanmışsanız hepsini bilmektedir. Sonra sizi, uykunuzda âdeta ölü halde iken diriltir ve takdir edilmiş bulunan ömür müddetiniz doluncaya kadar bu böyle devam eder. (Ömrünüz dolup da, ölüp kabre yattıktan sonra, her uykunun sonunda diriltildiğiniz gibi yine diriltilirsiniz) ve nihayet dönüşünüz O’nadır. Sonra o, dünyada iken ne yapıyordu iseniz size bir bir haber verecek ve bunlardan sizi sorguya çekecektir. (En'am 60)
  • Mü'minler, dünyada kalb gözleriyle Allah'ı müşahede ve marifet ufuklarına göre, bir bakıma bunun mükâfatı olarak, Âhiret’te en azından dünyadaki kalbin görme keskinliğine ulaşacak olan gözle O’nu her türlü nicelik ve nitelikten uzak olarak müşahede edecekler, bir açıdan O’nu seyredeceklerdir. Bununla birlikte Allah, yine orada da idrak edilemeyecektir. Çünkü idrak, kuşatmayı gerektirir ve nâmütenahî olan Allah, kuşatılmaktan berîdir.
  • Buna rağmen yine de seni yalanlayacak olurlarsa, onlara şöyle de: “Rabbiniz, (her varlığı kapsamına alacak derecede) geniş rahmet sahibidir (–yaptıklarınızdan dolayı hemen ceza vermez; tevbe etmenizi bekler ve sizi affetmek diler. Bununla birlikte, eğer halinizi düzeltmezseniz bilin ki) O’nun o çok çetin azabı, günah hasadına dalmış inkârcı suçlular topluluğundan asla geri çevrilmez. (En'am 147)








Friday, December 13, 2013

Kur'an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali [Ali Ünal] 12: Nisa Suresi'nden




  • Rahatlıkla söyleyebiliriz ki, bugün meselâ herhangi modern bir ülkede bir yılda tesbit olunan zina ve hırsızlık hadiseleriyle, bunların yol açtığı boşanma, ailelerin yıkılması, cana kıyma ve maddî-manevî depresyon gibi komplikasyonların sayısı, tüm İslâm diyarında 13 asırlık dönemde işlendiği tesbit olunan ve cezalandırılan zina ve hırsızlık suçlarından kat kat fazladır.


  • Eşlerinizle güzelce ve iyi geçinin. (Başlangıçta ve bazı yönleriyle) onlardan hoşlanmayabilirsiniz; fakat bir şey sizin hoşunuza gitmez de, bakarsınız Allah onda pek çok hayırlar takdir etmiştir.(Nisa 19)
  • Dünyada geçimlikler farklı farklıdır. Erkek veya kadın olmak da elinizde değildir. Dolayısıyla,) Allah’ın bazınıza bazınızdan daha fazla verdiği (makam, servet, fizikî cazibe gibi) dünyalıklar hususunda, (“Keşke bizim de olsaydı!”) şeklinde temennide bulunmayın ve (aranızda kıskançlığa düşmeyin; Allah’ın yaptığı paylaştırmaya da itiraz etmeyin). (Nisa 32)
  • Şu bir gerçek ki, Allah zerre kadar bile olsa kimseye zulmetmez. (Zulmetmek şöyle dursun,) yapılmış tek bir iyiliği (hem neticesi, hem de onun için vereceği mükâfat açısından) kat kat artırır; ayrıca (onun hak ettiği bir karşılık olarak değil, bütünüyle) Kendi katından çok büyük bir mükâfat da bahşeder.(Nisa 40)
  • (Seferde veya hazarda, savaşta veya barışta) size selâm verilip bir iyilik dileğinde bulunulduğunda, ondan daha güzeliyle, hiç olmazsa onun misliyle mukabele edin. Bilin ki Allah, her şeyin muhasebesini tutmaktadır ve karşılığını verir. (Nisa 86)
  • Kim (başka bir gaye için değil de sadece) Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde gidecek çok yer, genişlik ve bolluk bulur. Kim Allah’a ve Rasûlü’ne kavuşma (ve onların rızası istikametinde) hicret için evinden çıkar da daha yolda iken ecel gelip kendini yakalarsa, hiç şüphesiz onun (geçmiş günahlarını affetmek ve) mükâfatını vermek Allah’a aittir. Allah, (kullarının hata ve günahlarını) çok bağışlayandır; (bilhassa mü’min ve itaatkâr kullarına karşı) hususî rahmet ve merhameti pek bol olandır. (Nisa 100)
  • (Yaptıkları ihanet ve işledikleri günahları) insanlardan gizlemeye çalışırlar da, onları Allah’ın gördüğünü hiç düşünmezler. Halbuki onlar, bilhassa gece karanlığında gizli gizli Allah’ın razı olmayacağı ihanet ve tezvirat planları yaparlarken O daima yanıbaşlarındaydı. Allah, her ne işliyorlarsa hepsini (İlim, Görme, İşitme ve Kudreti’yle) zaten kuşatmış durumdadır.(Nisa 108)
  • Onların fısıldaşmalarının, bir araya gelip de kendi aralarında yaptıkları gizli toplantı ve görüşmelerin çoğunda hayır yoktur; ancak muhtaçlara yardımı veya iyilik, güzellik ve doğruluğu ya da insanların arasını ıslah etmeyi emir ve tavsiye edenlerin yaptıkları gizli görüşme ve fısıldaşmalar bundan müstesnadır. Kim içten bir taleple Allah’ın rızası peşinde olur ve O’nun rızasının nerede yattığını araştırarak hayırlı toplantı ve görüşmelerde bulunursa, bir gün gelir, Biz ona (hiç ümit etmediği) çok büyük bir mükâfat veririz.(Nisa 114)
  • (Buna karşılık,) bir iyiliği ister açıktan yapın ister gizlice yapın veya (şahsınıza reva görülen) herhangi bir fenalığı (ona usulünce mukabelede bulunmak hakkınız olmakla birlikte) bağışlayıverin: her halükârda bilin ki Allah, (Kendisine karşı işlenen) günahların pek çoğundan hemen geçiverendir; (cezalandırılması gereken her suçluyu ve suçu cezalandırmaya da) gücü hakkıyla yetendir.(Nisa 149)