Dawkins, ‘bilimsel inanç insanlar tarafından test edilebilen bir delil içerir, oysaki dinsel inançlar bir delile dayanmaz, üstelik onlar bunu bir övünç vesilesi Kabul ederler’ der. Bu sözlerden de anlaşıldığı gibi onun Tanrı düşmanlığı aslında bu yanlıştan kaynaklanmaktadır. Başka bir deyişle o bütün dini inanışları kör inanç zannetmektedir. Eğer öyle olsaydı, gerçekten de inanç ‘çiçek hastalığı’ ile beraber kategorize edilmeyi hak ederdi. Oysa ki biz de Dawkins’e şu soruyu sorabiliriz: ‘Dini inancın delile dayanmadığı fikrinin delili nedir?’
Elbette maalesef hiçbir delile dayanmadan inanan, bilim karşıtı ve gerici insanlar yok değil. Belki Richard Dawkins, bir talihsizlik sonucu bunlarla çok fazla karşılaşmış da olabilir. Fakat bu durum, hakim çizginin, inanç ve delilin bir arada olması gerekliliğini savunduğu gerçeğini değiştiremez. Evet, gerçekten de inanç delile dayanmalıdır ve tabii ki delilin yokluğu bir övünç vesilesi değildir. Yuhanna İsa’nın şöyle dediğini yazar: ‘İman edesin diye bunlar yazılmıştır.’ Aziz Paul, modern bilimin birçok öncüsünün söylediği gibi, tabiatın bizzat kendisinin tanrı’nın varlığı için bir delil olduğunu dile getirir: ‘Var edilip yaratılan her şey O’nun gaybi sıfatlarını açıkça göstermektedir. Dolayısıyla artık onların inanmamak için bir özrü yoktur.’
Tıpkı bilimde olduğu gibi imanda da akıl ve delil bir bütün oluştururlar. Yani aslında Dawkins’in ‘kör inanç’ olarak tarif ettiği şeyin tam aksi bir durum söz konusu. Onun bu çelişkinin farkına varmıyor olması şaşılacak şey doğrusu. Bu durum acaba onun kendi kör inancının bir sonucu olabilir mi?
Dawkins’in nev-i şahsına münhasır bu inanç yorumunun kendisi aslında, onun iğrenç diye nitelendirdiği, delilsiz inanca çarpıcı bir örnektir. Onun inancın zevki diye nitelendirdiği, kanıttan bağımsız olma durumu, bizzat kendisinin iddialarında bulunan bir özelliktir. Doğrusu bu olağanüstü bir tutarsızlık örneği değil de nedir? Maalesef, imanı ‘kör inanç’ ile eşitlerken neden hiçbir delil sunmadığını bulmak hiç de zor değil. Böyle bir delil yok da ondan. Dawkins’in iman tarifine benzer bir iman anlayışını savunan ciddi bir ilahiyat alimi ya da düşünürü olmadığını tespit etmek için öyle uzun boylu araştırmaya da gerek yok.