Allah’a inanan ve sâlih amel işleyen herkesin Allah’ın velisi olacağını ve böyle bir dostluk dairesi içine gireceğini söyleyebiliriz. Binaenaleyh Cenâb-ı Hak da, Kendi yolunda yürüyen ve Kendisine dost olan kullarına yardım edecek ve onları doğru yola sevk edecektir. Biraz daha açacak olursak: Kim yürüdüğü yolda Allah’ın murad-ı sübhânisini esas alır, sadece O’nun rızasını hedefler ve aynı zamanda onun rızasını kazanma adına en büyük vesile olan i’lâ-i kelimetullah adına cehd ve gayret gösterirse, Allah da onların velisi olacak ve –âyet-i kerimelerde de ifade edildiği üzere– onları dünyada ve ahirette yalnız bırakmayacaktır.
**
Hiç şüphesiz zalimlerin hemen helâk edilmeyip onlara zaman tanınmasının da bir kısım hikmetleri vardır. Bu, öncelikle onların yapageldikleri zulümlerini terk etmeleri için bir fırsattır. İkinci olarak Cenâb-ı Hak, bununla onların ellerindeki bütün mazeretlerini almaktadır. Yani zalimlere tevbe edecekleri ve yeniden rahmet kapısının tokmağına dokunacakları imkân ve fırsatlar tanındığı için, ahirette onların hiçbir itiraz hakları kalmayacaktır.
İşte Cenâb-ı Hakk’ın zalimlere mühlet vermesinin altında yatan bu esprinin iyi kavranması ve yaptığı kötülüklerden dolayı hemen onların aleyhine tavır alınıp Allah’a havale edilmemesi gerekir. Evet, birileri sözleriyle sizi rencide edebilir, mizacınıza dokunduracak bir kısım kabalıklarda bulunabilir, gıybet ve iftiralara başvurabilir veya sizi yolunuzdan alıkoyma adına tekerleğinize çomak sokabilir. İşte siz bu tür olumsuzluklar karşısında hemen onların cezalandırılmasını isterseniz, yeryüzünde insan kalmaz.