Friday, March 30, 2018

Aşk Romanları Okuyan İhtiyar



“Maymunları ve papağanları sattıktan sonra öğretmen hanım ona okulun kütüphanesini göstermişti.

Adam bu kadar fazla sayıda kitabı bir arada görünce duygulanmıştı. Öğretmen hanımın raflı bir dolaptan meydana gelen kütüphanesinde elli kadar kitap vardı. İhtiyar yeni satın aldığı büyütecin yardımıyla kitapları keyifle incelemeye koyulmuştu.

El Dorado'da geçirdiği beş ay Antonio José Bolívar'ın hem okuma tercihlerini şekillendirmiş hem de aklını birçok soru ve cevapla doldurmuştu.

Geometri kitaplarını gözden geçirirken okuma bilmenin sahiden değip değmediğini sorgulamış ve bu kitaplardan öğrendiği uzunca bir cümleyi keyifsiz anlarda tekrarlar olmuştu: “Bir dik üçgende dik açının karşısındaki kenara hipotenüs adı verilir.” Daha sonraları bu cümleyi duyan El Idilio sakinleri, bunun ya bir küfür ya bir tekerleme ya da geçerliliği su götürmez bir tövbe olduğunu zannedeceklerdi.

İhtiyar, tarih kitaplarının düpedüz yalanlarla dolu olduğunu düşünüyordu. Eldivenleri dirseklerine kadar çekili, cambazlar gibi daracık pantolonlar giyen bu soluk benizli beyefendiler nasıl olur da savaşlardan galip çıkarlardı? Adamcağızların karıncayı bile incitemeyeceklerini anlamak için rüzgârda dalgalanan bakımlı buklelerine bakmak yeterliydi. Böylelikle ihtiyar, tarihî kitaplardan hoşlanmadığına karar vermişti.

Edmondo De Amicis'in Çocuk Kalbi adlı kitabı adamı El Dorado'da kaldığı sürenin neredeyse yarısı boyunca meşgul etmişti. Olacak iş değildi. Ellerini kitaptan ayıramıyor, gözleri ne kadar yorulsa da okumaya devam ediyordu; ama bir akşam öyle çok gözyaşı dökmüştü ki bu kadar acı çekmenin mümkün olmadığını, bunca bahtsızlığın tek bir kişiye fazla geleceğini söylemişti kendi kendine. Küçük Lombardiyalı gibi zavallı bir yavrucağa böylesine acı çektirmekten zevk alabilecek biri, hergelenin önde gideni olmalıydı. Kütüphanedeki bütün kitapları gözden geçirdikten sonra asıl arzu ettiği kitabı nihayet bulmuştu.

Florence Barclay'nin “Tespih” adlı kitabı, baştan sona aşkla doluydu. Karakterler sevinçleriyle çilelerini öyle hoş harmanlıyorlardı, öyle güzel acı çekiyorlardı ki ihtiyarın büyüteci gözyaşlarıyla kaplanıyordu.

Öğretmen hanım Antonio José Bolívar'ın kitap tercihlerinden pek memnun olmasa da bu kitabı götürmesine izin vermiş ve ihtiyar El Idilio'ya dönünce penceresinin önünde kitabı belki yüz kez okumuştu; zamanın kendisinden bile daha uzun ömürlü aşkların mutlulukları ve eziyetleriyle dolsunlar diye bellek kuyularını açık bırakan Antonio José Bolívar Proano, Dişçi'nin getirdiği ve yüksek masasının üstünde imalı bir biçimde uzanmış halde onu bekleyen, hatırlamamayı tercih ettiği dağınık geçmişine yabancı kitapları da aynı iştahla okumaktaydı.”