Resûlullah (sav) çeşitli münasebetlerle ve kendine özgü üslûbuyla mümini seçkin ve mümtaz kılacak çeşitli niteliklere işaret etmiştir. Güzel ahlâk bu nitelemelerin başında gelmektedir. Kûfe"ye yerleşip orada vefat eden sahâbîlerden Câbir b. Semüre, babasıyla birlikte bulunduğu bir mecliste Allah Resûlü"nün (sav) şöyle dediğini aktarmaktadır: “Çirkin söz ve davranışların İslâm"da hiç yeri yoktur. Müslümanlığı en iyi olan insanlar, ahlâkı en güzel olanlardır.”
Bir başka hadiste ise, sosyal dayanışma ve kaynaşmayı teşvik sadedinde, “İslâm"ın en hayırlısı” olarak, “Başkasına yedirmek ile tanıdık tanımadık herkese selâm vermek.” gösterilmiştir. Borcunu en güzel şekilde ödeyenler, hanımlarına karşı en iyi olanlar,ömrü uzun, ameli güzel olanlar, Kur"an" ı öğrenen ve öğretenler,canıyla ve malıyla Allah yolunda mücadele edenler ile kuytu bir köşede Rabbine ibadet edenler ve insanlara kötülüğü dokunmayanlar, idarecilik veya yöneticilik gibi görevleri talep etmeyenle Hz. Peygamber"in çeşitli vesilelerle “insanların en hayırlıları” olarak işaret ettiği kimselerdir.
Bunların yanı sıra bir hadisinde, “Biliniz ki sizin en hayırlı ameliniz namazdır.” buyuran Hayır Önderi (sav) bir başka hadisinde de, “Hayâ ancak hayır getirir.” buyurmuştur. Yine, “Hayâ sırf hayırdır.” diyen Efendimiz (sav) hayâ erdemini hayırla özdeşleştirmiş, Ebu"d-Derdâ"nın naklettiği bir hadiste ise yumuşak huyla hayır arasında bir ilgi kurmuştur: “Kime rıfktan (nezaket ve kibarlıktan) bir pay verilmişse o kimse hayırdan nasibini almış demektir. Rıfktan mahrum olan kimse ise hayırdan nasip alamamış demektir.”