Saturday, May 2, 2020

Kişi lezzetini takip edebilir

Photo by Raphael Nogueira on Unsplash


Sâbık ikinci nüktede, kuvve-i zâika kapıcıdır dedik. Evet, ehl-i gaflet ve ruhen terakki etmeyen ve şükür mesleğinde ileri gitmeyen insanlar için bir kapıcı hükmündedir. Onun telezzüzü hatırı için israfata ve bir dereceden on derece fiyata çıkmamak gerektir.
Fakat hakiki ehl-i şükrün ve ehl-i hakikatin ve ehl-i kalbin kuvve-i zâikası –Altıncı Söz’deki muvazenede beyan edildiği gibi kuvve-i zâikası– rahmet-i İlahiyenin matbahlarına bir nâzır ve bir müfettiş hükmündedir. Ve o kuvve-i zâikada taamlar adedince mizancıklarla nimet-i İlahiyenin envaını tartmak ve tanımak; bir şükr-ü manevî suretinde cesede, mideye haber vermektir. İşte bu surette kuvve-i zâika, yalnız maddî cesede bakmıyor. Belki kalbe, ruha, akla dahi baktığı cihetle midenin fevkinde hükmü var, makamı var.
İsraf etmemek şartıyla ve sırf vazife-i şükraniyeyi yerine getirmek ve enva-ı niâm-ı İlahiyeyi hissedip tanımak kaydı ile ve meşru olmak ve zillet ve dilenciliğe vesile olmamak şartıyla, lezzetini takip edebilir. Ve o kuvve-i zâikayı taşıyan lisanı, şükürde istimal etmek için leziz taamları tercih edebilir.