İbn Mesud’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber (sallalahu aleyhi ve sellem) “Bana cinlere Kur’ân okumam emredildi. Benimle kim gelir? dedi. Ashab sustu. Tekrar söyledi yine sustular. Üçüncü defa söyleyince ben, ‘Seninle beraber giderim ey Allah’ın Resulü dedim. Bunun üzerine kalktı. İbn Ebî Dübb oymağının yanında Hacun denilen yere gelince benim önüme bir çizgi çekti, “burayı geçme” dedi. Hacun’a doğru gitti. Hemen üzerine keklikler gibi uçuştular. Sanki Zut erkeklerine benziyorlardı. Kadınların def çaldıkları gibi def çalıyorlardı. Nihayet O’nun etrafını sardılar, gözümden kayboldu. Hemen kalktım. Bana eliyle “otur” diye işaret etti. Sonra Kur’ân okumaya başladı. Gittikçe sesi yükseliyordu. Hepsi yere yapıştılar, o derece ki seslerini işitiyordum da kendilerini göremiyordum. Sonra Peygamber yanıma döndüklerinde, “gelmek istedin, değil mi?” buyurdular. “Evet, ey Allah’ın Resulü” dedim. Buyurdular ki: “Böyle bir şey yapmana gerek yoktu. Onlar cinlerdi. Kur’ân dinlemeye geldiler. Sonra da kavimlerini Allah’ın azabın dan korkutmak üzere kavimlerine geri döndüler. Benden azık istediler. Ben de onlara kemiği verdim. Kemikle, deve tersiyle kimse temizlenmesin.” Buyurdular.