Sunday, May 14, 2017

Halep'in Meyve Bahçeleri


“Fransız seyyahlar da Halep'teki meyve cennetini rüya sanırlar. Meyve ağaçları düzensiz bir şekilde, karmakarışık dikilmiştir. Narenciye ormanı gibidir. Özellikle karpuzların bereketine şaşarlar. Her sınıfın, özellikle de fakirlerin aşırı derecede karpuz tüketmesine dikkat ederler. D'Arvieux dizanteri ve benzer hastalıkların aşırı meyve tüketiminden kaynaklandığını iddia eder. 

Meyvenin pek değerli ve bol olmaktan uzak olduğu Avrupa'yı düşündüğümüzde bu cennet tasvirlerini daha iyi kavrarız. Ortaçağ'da meyvenin Avrupa için altın değerinde olduğunu, imparatorlar, papalar ve krallar arasında saygın bir hediye olarak meyve sepetleri gidip geldiğini hatırlayalım. "Köylüye sakın peynirin yanına armudun güzel gittiğini söyleme" (al contadino non far sapere quanto è buono il formaggio con le pere) atasözünü analiz etmek için koskoca bir kitap yazan muhteşem İtalyan yemek tarihçisi Massimo Montanari bu eserinde (Il formaggio con le pere/Peynirle Armut) Charlemagne zamanında dikilen meyve ağaçlarından bahseder.  Meyveye olan düşkünlüğün sadece gastronomik değil, aynı zamanda sosyal bir uzantısı olduğunu da iddia eder Montanari. Meyve bir nobilitazione (asilleştirme) öğesidir, sosyal statüyü yükseltir, prestij sağlar. Doğu'ya gidenlerin her şeyden önce bu meyve zenginliğine dikkati çekmelerinin altında yatan da bu olmalıdır.