**
O yıllarda her siyasi görüşten genç işkenceden geçti. Yine İzmir’de tutuklanan milliyetçi bir genç, gözaltında iken Gülen’in bir arkadaşına “Öyle dövüldüm ki topuğumun kemiği çıktı.” diyordu. Gülen’in bir arkadaşı da bir aya yakın hücre hapsine tabi tutuldu. Fiziki işkence, tabanlarının derisinin soyulmasına kadar vardı. O dönemde tutuklanan gençler, gözaltında maruz kaldıkları ağır sorgulardan dolayı, daha da bilenmiş olarak dışarı çıkıyordu. Örneğin İstanbul Sıkıyönetim Mahkemesi’nde 20 Şubat 1974 günü yapılan duruşmada bir ilkokul öğretmeni, “Ben milli demokratik devrim görüşünü bilmezdim. Bu görüşü Kontrgerilla denilen yerde işkence altında öğrendim.” diyordu.
Cezaevinde şartlar zordu. Akşamları saat 18.00’den sabah saat 06.00’ya kadar koğuşun kapıları kilitleniyor ve bir daha açılmıyordu. İçeride tuvalet yoktu. Bu 12 saat boyunca,
özellikle belirli hastalıkları olan insanlar için tuvalete gidememek büyük bir ızdırap kaynağıydı. Gülen tedbirliydi. Böyle bir sıkıntıyla karşılaşmamak için belli bir saatten sonra hiçbir şey yemiyordu:
“Bizi hapse koyduklarında akşam altıda kilitliyorlar. Sabah altıda çıkarıyorlardı. Akşam idrarınız gelse sabretmeniz gerekiyor. 6 ay banyo için götürdüklerini hatırlamıyorum. Bir dönem insanlara ciddi işkenceler yapılmış...”
Normalde tutuklular için haftada bir banyo imkanı vardı. Ama bu her zaman uygulanmıyordu. Gülen herkesin topluca yıkandığı bu banyo saatine gitmiyordu. Yatak çarşaflarıyla etrafını kapattığı bir yerde banyosunu yalnız yapıyordu. 2016 yılı Temmuz ayında, bu zor hapishane günlerini anlatırken, bir de gıda zehirlenmesi yaşadığını söyledi: “12 Mart’ta hapiste yumurtadan zehirlendim.”