Bu şehirden de ayrılmanın zamanının geldiğini düşünerek Ankara’ya gitti. Yaşar Tunagür, İzmir vaizliğinden ayrıldıktan sonra, 1965’te Diyanet İşleri Başkanvekili olmuştu. Gülen, Ankara’da Tunagür’ü ziyaret etti. Tunagür, İzmir’de bıraktığı vaizlik görevini hâlâ Gülen’in sürdürmesini istiyordu. Ama Gülen, “İzmir beni yutar. Mümkünse Doğu’da küçük bir ile tayin edin.” diye itiraz etti:
Yaşar Tunagür hoca, İzmir’den ayrılırken söz verdim İzmirlilere, size bir adam göndereceğim dedim. Aklımdaki sendin, bir dilekçe yaz getir dedi. Hocam ben İzmir gibi dev bir şehre gidemem, boğar beni orası dedim. Ben saf bir Anadolu çocuğuyum, bana küçük bir yer takdir edin, beni Samandağı’na gönderin dedim. Hatay’da askerlik yaptığım için Samandağı’nı duymuştum. ‘Oraya verin.’ dedim. ‘Ben İzmir’e söz verdim.’ dedi.”
Samandağı, Gülen’in askerlik yaptığı İskenderun gibi Suriye sınırındaydı ve küçük bir ilçeydi. Ne var ki Diyanet Başkanvekili, İzmir’e atanma dilekçesini hazırlatıp biraz da zorlamayla Gülen’e imzalattı. Sonra da, Gülen’in İzmir vaizi olarak atanmasını öngören 11 Mart 1966 tarihli yazıyı dönemin Diyanet İşleri Başkanı’na imzalattı. Böylece 28 yaşındaki Gülen, İzmir vaizi ve İzmir’in göbeğine konuşlanmış olan Kestanepazarı Camii Yurdu’nun müdürü olarak İzmir’e geldi.