Bugün, ilham iklimine açılamadıkları için maneviyata inanmayan, Kur’ân’la alâkaları ilkokul talebelerinin ilimle alâkaları seviyesinde bile olmayan, hâfızalarında metin ve senediyle, bırakın Hadis adına en az 100.000 rivayet bulunmayı, 100 hadis bile bulunmayanlar, ilim olmaktan uzak malûmatları altında ezilip, içtihad iddia edebiliyorlar. Hazmedilmiş süt haline gelmemiş ve kaydan ibaret malûmatlarıyla halk tabanında da itibar görmeyince, kendilerini terazinin bir gözüne, büyük selef âlimlerini diğer gözüne koyup, kendilerini ağır göstermek için diğer göze koydukları âlimleri tenkitle güya hafifleştirmeye çalışıyorlar. Nerede şaz, cevaplandırılmış mesele varsa yeni meseleymiş gibi gündeme getiriyor, orijinalite hevesi ve ispat-ı vücut adına üzerinde icma hâsıl olmuş hususlarda bile farklı konuşup yazarak, komplekslerini tatmine çalışıyorlar. Bir yanda bunlar olurken, diğer yanda Mehdîlik iddia edenden geçilmiyor. Bir başka yanda farklı farklı İslâm telâkkileri, İslâm devrimciliği, hiç usûl bilgisi olmadan Kur’ân ve Hadis yorumları ve daha başka yönelişler, küçük küçük fırkalar oluşturuyor. Bunların halini Kur’ân, çok kötü bir misal nitelemesiyle, varıp da uzaklaştırmak için kendisine bir şey atsan, acaba bir kemik midir diye seğirten ve dili dışarıda telesen (soluyan); kendi haline bırakıp bir şey yapmasan, yine kemik peşinde yanına sokulup, dili dışarıda telesen köpeğin haline benzetmektedir.
Ali Ünal,Zaman Gazetesi, 2 Eylül 2013
Ali Ünal,Zaman Gazetesi, 2 Eylül 2013