Şöyle düşünün.
Maksat eğer tornacılık, tesviyecilik, silahşorluk yahut halkla ilişkiler gibi meslek ve sanat okulu değilse, gerçek anlamda İLİM ise, o zaman o ilim alanında insan evladının bugüne dek ürettiği her şeyi bilmek, öğrenmek ve anlamakla, bunlar yetmez ona katkıda bulunmakla mükellefsin. İlmi bizimki / onlarınki diye ayırmaya başladın mı battın gitti, militan olursun, amigo olursun, bir orduya nefer olursun, sürüde davar olursun, ama ALİM olamazsın.
Çok dil bilen adamlar da yok mu, var.
X dilinde eğitim görüp W, Y, Z dillerinde ilmi eserleri takip etmek mümkündür, bazen olabilir, imkânsız değil. Ama pratikte, ilim en çok hangi dilde üretilmişse yüksek öğrenimi o dilde yapmak en basit ve kolay yolmuş gibi geliyor bana. Boşuna zahmet çekmezsin. Gidip dünyanın bir yerinde ilmi bir tebliğ sunman gerektiği zaman millet ne dediğini anlar, sıkıntıdan esnemez.
Üniversitede Türkçe de Türkçe diye tutturanlar memleketten gerçek bilim adamı çıksın istemiyorlar sanırım, başka izahı yok. Kendilerinin ne kadar kof olduğu anlaşılmasın diye midir, nedir?