Sunday, February 11, 2018

Tetikleme, Bilinçdışı ve Irkçılık


“Bir öğretim üyesi olduğumu ve sizden beni odamda görmenizi istediğimi düşünün. Uzun bir koridordan geçiyorsunuz, girişe geliyorsunuz ve bir sandalyeye ilişiyorsunuz. Önünüzde ise bir kâğıdın üzerine yazılmış beş kelimelik gruplardan oluşan bir liste var. Sizden mümkün olduğunca çabuk ve dilbilgisi açısından doğru, dört kelimelik bir cümle yapmanızı istiyorum. Buna karışık cümle testi deniyor. Hazır mısınız?

onun endişe ediyordu o sürekli
Florida’dan geliyor portakallar sıcaklık bu
top fırlat havaya at sessizce
ayakkabıları ver değiştir eski olan
adam gözlemliyor bazen insanları izliyor
ter dökmüş olacaklar yapayalnız onlar
gökyüzü dümdüz gibi kâğıt gri
şimdi geri almalıyız unutkan biz
haydi bingo oynayalım yazalım bakalım
güneş ışığı sıcaklık buruşturuyor üzümleri

Çok kolay görünüyor, değil mi? Ama aslında öyle değil. İster inanın ister inanmayın, testi bitirip dışarı çıktığınızda daha yavaş yürürsünüz. Bu testle sizin davranış biçiminizi etkiledim. Nasıl mı? Listeye tekrar bakalım: “Endişe ediyordu”, “Florida”, “eski”, “yapayalnız”, “gri”, “bingo” ve “buruşturuyor” gibi listeye dağıtılmış belli kelimeler bulunuyor. Size dil testi uyguluyorum diye düşündünüz. Ama gerçekte, asıl yaptığım beyninizdeki büyük bilgisayarda –uyumsal bilinçdışı– yaşlılık halini düşündürmek oldu. Bilinçaltınız, beyninizin geri kalan kısmını, bu ani endişeden haberdar etmedi. Ancak bütün bu yaşlılık konuşmalarını ciddiye aldı ve testi bitirdikten sonra koridorda yürürken yaşlı insan davranışları sergilediniz. Daha yavaş yürüdünüz.

Bu test usta psikolog John Bargh tarafından tasarlanmıştır. Tetikleme deneyi denilen ve Bargh ve diğerlerinin sayısız, daha ilginç türevlerini uyguladığı bu deneyler bilinçdışının kilitli kapısının ardında neler olduğunu gösteriyor.”

**
“Tetikleme, denildiği gibi, beyin yıkamaya benzemiyor. “Kestirmek (uyku)”, “şişe” ve “oyuncak ayı” kelimeleri ile sizi hazırladıktan sonra, sizin en derin çocukluk anılarınıza ulaşamam. ”

**
“Psikolog Claude Steele ve Joshua Aronson, yirmi siyahi üniversite öğrencisi ile birlikte GRE’den (Graduate Record Examination) –Amerika’da lisansüstü eğitim veren okullara girebilmek için düzenlenmiş standart sınav– alınmış yirmi soru kullanarak bu testi daha uç noktaya götürdüler. Sınav öncesi ankette öğrencilerden ırklarını belirtmeleri istendiğinde bu basit hareket bile Afrika kökenli Amerikalılar ile birlikte anılan olumsuz davranış kalıplarını ve akademik başarıyı akla getirerek onları tetiklemeye yetti ve doğru cevapladıkları soru sayısı yarıya indi. Toplum olarak testlere gereğinden fazla güveniyoruz çünkü testlerin, testi alan kişinin yeteneklerini ve bilgisini ölçmek için güvenilir bir gösterge olduğunu düşünüyoruz. Peki gerçekten öyleler mi? Prestijli özel bir lisede eğitim gören beyaz bir öğrenci, şehrin merkezindeki yoksul bölge lisesine giden siyahi bir öğrenciden SAT sınavında daha yüksek bir puan aldığında bu onun daha iyi bir öğrenci olduğunu mu gösterir; yoksa beyaz tenli ve prestijli bir liseye gitmek ile “zeki olmak” arasında sürekli olarak tetikleme bağı kurulduğu için midir?”

**
“Sonradan siyahi öğrencilerle konuştum ve onlara ‘Herhangi bir şey performansınızı düşürdü mü?’ diye sordum,” diyor Aronson. “‘Irkınızı belirtmenizi istemem sizi rahatsız etti mi?’ diye sorduğumda –çünkü performansları üzerinde çok büyük bir etkisi olduğu ortadaydı– hep ‘hayır’ dediler ve ‘Zaten burada olmaya yetecek kadar zeki olduğumu sanmıyorum,’ gibi cevaplar alıyordum.”

Bu deneylerden elde edilen sonuçlar oldukça rahatsız edici. Özgür irademiz doğrultusunda düşündüğümüz gerçeğinin büyük ölçüde yanılsama olduğunu öneriyor: Çoğu zaman otomatik pilotta çalışıyoruz, düşünme ve davranış biçimimiz –ve hazırlıksız yakalandığımız anda ne kadar iyi düşündüğümüz ve hareket ettiğimiz– farkına varmadığımız kadar kolay bir biçimde dış etkenlerin tesirinde kalıyor. Ama bana kalırsa bilinçdışının işini gizlice yapmasında önemli bir avantaj da sözkonusu. Karışık cümle örneğinde olduğu gibi ihtiyarlık ile ilgili bütün kelimeleri size verdiğimde, o kelimelerden cümle kurmanız ne kadar zamanınızı aldı? Benim tahminim cümle başına birkaç saniyeden çok değildir. Deneyi bu denli hızlı bitirmenizin nedeni dikkatinizi dağıtacak unsurlardan uzak durup tamamen deney üzerine odaklanabilmenizdir. Kelime listesinde olası bir düzen arayışında olsaydınız bu kadar kısa zamanda bitirmeniz mümkün olamazdı. Dikkatiniz başka yöne çakılmış olurdu. Evet, yaşlı insan göndermeleri odadan çıkarken yürüme hızınızı değiştirmiş olabilir, ama o kadar da kötü sayılmaz, değil mi? En basit haliyle, bilinçdışınız vücudunuza şunu söylüyor: İleri yaşla ilgili endişe duyan bir ortamda olduğumuza dair ipuçları gördüm ve buna göre davranalım. Bilinçdışınız bu durum dahilinde zihinsel uşak konumunda görev yapıyordu. Hayatınızdaki bütün ufak çapta zihinsel detaylarla bilinçdışınız ilgileniyordu. Çevrenizde olan bitenleri takip edip uygun bir davranış sergilemenizi sağlıyordu, böylece siz de önünüzdeki probleme konsantre olabiliyordunuz.”