Saturday, May 11, 2019
İhlas Kulesi
“Kardeşlerinizin meziyetini şahıslarınızda ve faziletlerini kendinizde tasavvur edip, onların şerefleriyle şükrederek iftihar etmektir. Ehl-i tasavvuf arasında ‘şeyhte fâni olmak, peygamberde fâni olmak’ ıstılahları var. Ben sofî değilim. Fakat onların bu düsturu, bizim meslekte, ‘kardeşlerde fâni olmak’ suretinde güzel bir düsturdur. Kardeşler arasında buna ‘tefânî’ denilir. Yani, birbirinde fâni olmaktır. Yani, kendi nefsânî hissiyatını unutup, kardeşlerinin meziyetleri ve hissiyatı ile fikren yaşamaktır. Zâten mesleğimizin esası kardeşliktir. Peder ve evlâd, şeyh ile mürid arasındaki vasıta değildir. Belki hakiki kardeşlik vasıtalarıdır. Olsa olsa bir üstadlık ortaya girer. Mesleğimiz ‘Haliliye’ olduğu için, meşrebimiz ‘hıllet’tir. Hıllet ise, en yakın dost ve en fedâkâr arkadaş ve en güzel takdir edici yoldaş ve en civanmerd kardeş olmak gerekir. Bu hılletin üssü’l-esâsı (ana esası, temeli), samimi ihlâstır. Samimi ihlâsı kıran adam, bu hılletin gayet yüksek kulesinin başından düşer. Gayet derin bir çukura düşmek ihtimali var. Ortada tutunacak yer bulamaz”.