“Başa gelen zulümlerde iki cihet var ve iki hüküm vardır: Biri insanın, biri kader-i ilâhînin. Aynı hâdisede insan zulmeder, fakat kader âdildir, adalet eder.”
Bu meselemizde, insanın zulmünden ziyade kaderin adaleti ve hikmet-i ilâhiyenin sırrını düşünmeliyiz.
Evet kader, Risale-i Nur talebelerini bu meclise çağırdı. Ve mücâhede-i mâneviye inkişaf etmesinin hikmeti; onları, bu hakikaten çok sıkıntılı olan Medrese-i Yusufiye’ye sevk etti. İnsan zulmü ve bahanesi bir vesile oldu. Onun için sakınınız, birbirinize; “Böyle yapmasaydım ben tevkif olmazdım” demeyiniz”