Aslında, kendini aşamamış bir insanın makam-ı fetvada bulunması ve kendisine tevcih edilen her soruya cevap vermesi çok tehlikeli bir husustur. Keşke insan kendini aşabilmiş olsa da sorulan her sorudan birkaç tanesine “Bilmiyorum” diyebilse ve sonra bilmiyorum diyebildiğinden ötürü memnun olarak tevazu gösterebilse; böyle bir sohbet Allah’ın (celle celâluhu) rızasına muvafık olur ve Resûl-i Ekrem’i de (aleyhissalâtü vesselâm) memnun eder.