Bilgeler derler ki: "Lütfundan bir pay almak için halka alçakça
dalkavukluk etmek, fazla iltifatlarla sevgi ve saygısını satın almak, birçok
deli el çırpınca hararetle peşlerinden koşmak, birçok gürültülü alkışla sarhoş
olmak, tanrı tasviri gibi kendini zafer alaylarında taşıtmak, ya da ayak takımı
görsün diye pazar yerinin ortasında havaya kaldırılmak kadar çılgınca bir şey
var mıdır? İnsan adına bile layık olmayan kimselere takılan şu isimler, şu
lakaplar, yapılan tanrısal törenler, en iğrenç zalimler için yapılan o açık
tanrısallaştırmalar, bütün bu şeyler, ne kadar alay edilse gene az olan gülünç
delilikler değil midir?" Ey efendiler kim bunun aksini iddia ediyor? Ama gene bu deliliklerin
aşkınadır ki en büyük kahramanlar, şairlerin ve hatiplerin göklere çıkardıkları
bütün o parlak anıtları yaratmışlardır. Şehirleri kuran, devletleri, kanunları,
dini, meclisleri, mahkemeleri koruyan bu deliliktir. Özetle, insan hayatının
temeli bu deliliktir. Saçmasapan fikirlerine göre dünyayı idare eden, odur.
**
Gökten düşen bir bilge, birdenbire aramızda görülse de şöyle
haykırsa: "Tanrınız ve efendiniz gözüyle bakmakla olduğunuz
kimse, insan adına bile layık değildir; o madem ki hayvanlar gibi idaresini
vahşi tutkularına bırakmışsa, o halde hayvanlar sınıfından da üstün değildir,
madem ki bu kadar aşağılık efendilere kendi arzusuyla boyun eğmektedir, o halde
tutsakların en alçağıdır."