Ben birkaç yerde Einstein’i anlatmıştım. Bunun üzerine, anlattığım çevrede ona karşı ciddi bir sempati uyanmıştı. Şöyle ki, fakir onun bir iki zeka oyununu ve tevazuunu dile getirmiştim. Hikâye şu: Bir gün onu Almanya’da sırtında eski bir hırkayla görüp “Üstad bu ne hâl böyle? Sırtında böyle eski bir hırka ile ne yapıyorsun?” demişler. Bunun üzerine o da: “Almanya’da herkes beni tanır, iyi de giysem, kötü de giysem tanırlar.” demiş. Onu İkinci Cihan Harbi’nden sonra Amerika’da üzerinde yine aynı hırka ile görünce aynı soruyu sormuşlar. O da: “Canım, beni Amerika’da kim tanır ki, iyi bir şey giyeyim!” demiş. Şimdi bir insan dünyaya böyle bakarsa, bu insanın –ister inanmış olsun, ister inanmamış– bu hâli, çevresindeki insanların ruhunda muhabbete vesile olabilir.