Tuesday, May 1, 2018

Kalbî Operasyon



Bazı hak dostları, yukarıdaki hadisi zikrettikten sonra şöyle demişlerdir:

“Açlık ve susuzlukla onun gezdiği yeri daraltın, sıkıştırın!” Bu şu mânâya gelir: Az yiyin, az için, hayrete varın, böylece şeytanın sizin içinizde gezmesini önlemiş olursunuz. İstediği her zaman istediği her şeyi yiyen ve içen kimsenin, şehevât-ı nefsâniyesine düşkün olması gayet normaldir. Böyle bir insanın kafasına şeytan zimam (gem) takar ve ihtimal o kimse bir daha da o zimamdan başını kurtaramaz.

Binaenaleyh insan evvelâ perhizle kendisine hâkim olduğunu göstermeli ve iradesinin hakkını vermelidir.

**




Eğer kendimizi bir kalbî operasyona tâbi tutmak istiyorsak, kâinat kitabını karşımıza alacak ve onu sayfa sayfa okumaya çalışacağız. Bir gün yıldırımı, şimşeği ve yağmuru tahlil edecek ve tahlil ettiğimiz bu sayfa o gün için bize yetecek ve bizi doyuracaktır. Bir gün, bulutların üstüne çıkacak, yıldızlarla münasebete geçecek, onlar arasındaki nizam ve âhengi yakalamaya çalışacak ve bununla kalbimizi doyuracağız. Bir gün, şakır şakır akan ırmakların başına gidecek, başka bir gün öten kuşları ve bülbülleri dinleyecek onlarla doyup tatmin olacağız. Bir gün fikren ceninin safahatını takip edecek, bir gün bir rüşeyme göz ve kulak kesilerek onu takibe koyulacak, bir gün nevbaharda gezerek, baharda yeşilliklere selâm durarak ve çeşitli hâdiseler karşısında onları okumak suretiyle dolup taşacak ve böylece üzerimizde bir bulut mahiyetinde bulunan gafleti bertaraf etmiş olacağız. Yoksa şeytanın, bu şekilde fikrî ve ruhî ameliyeye kendisini tâbi tutmayan kimsenin burnuna bir kanca takması gayet normaldir. Ve böyle bir kimsenin “Ben mescitteyim” demesi de bir şey ifade etmeyecektir.