İbadetlerde olduğu gibi toplumsal hayatta da ölçülü ve dengeli olmak, gerek Kur"an"da ve gerekse hadislerde emredilmiştir. “...(Allah"ın koyduğu) sınırları aşmayın. Çünkü Allah, haddi aşanları sevmez.” buyuran Cenâb-ı Hakk"ın talimatına uygun olarak O"nun Elçisi, hayatın hiçbir alanında dengesizliği ve aşırılığı hoş karşılamamıştır. Bu bağlamda Peygamber Efendimiz, düşmanlıkta aşırı gitmeyi yasaklamış ve “Allah"ın en sevmediği kimse, husumette aşırı gidenlerdir.” buyurmuştur. Allah yolunda savaşırken düşmana karşı olsa bile, haksızlık ve hainlik yapmak, işkence etmek ve çocukları öldürmek gibi aşırılıklara karşı ashâbını uyarmıştır. Yine adam öldürme suçu için konulan kısas cezasının uygulanmasında meşru ölçülerin aşılmaması konusunda titizlikle durulmuştur. Bütün bu uyarılar, “Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın. Ancak aşırı gitmeyin! Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez.” âyetinin bir izahı gibidir. Yine Kur"an"da inkârcılara karşı savaşmak emredilirken ve Hz. Peygamber"in ashâbı inkâr edenler karşısında çetin davranmalarıyla övülürken; müminlere karşı savaş açmayan, onlara baskı ve işkence gibi uygulamalarda bulunmayan müşriklere karşı iyi davranılmasında bir sakınca görülmemesi, Müslüman olmayan toplumlar ile ilişkilerdeki itidalin bir gereğidir.
Allah Resûlü, Müslümanların kendisine karşı olan saygı ve övgülerinin de bir ölçü içinde olmasını arzu etmiş ve “Hıristiyanların Meryem oğlunu (İsa"yı) övmekte aşırı gittikleri gibi siz de beni övmede aşırılık göstermeyin. Şüphesiz ki ben Allah"ın kuluyum. Onun için bana "Allah"ın kulu ve resûlü" deyin.” buyurmuştur. Ayrıca o, öfkesinde ve kederinde olduğu gibi sevincinde de mutedil davranmaya dikkat etmiş, “Bir şeyi (aşırı) sevmen, (seni) kör ve sağır eder.” buyurarak duygulardaki kontrolsüzlüğün olumsuz sonuçlarına dikkat çekmiştir.