Reagan hükümeti kuruldu, Brzezinski akademiye döndü. Amerikan dış politikasının sorunları hakkında çok baba bir ders vereceği duyuldu. Bütün bölüm heyecana kapıldı; yüzelli kişilik amfi tıklım tıklım doldu. Adam, Başkan Carter’ın ulusal güvenlik danışmanı, dört yıl süreyle imparatorluğu bilfiil o yönetmiş. Ayrıca ta eskiden beri Soğuk Savaş’ın baş ideologlarından biri. Sovyetler Birliğini çökerten adam olarak tarihe geçecek.
(Dersi alanlardan biri de o tarihte undergrad üçüncü sınıfta siyaset bilimi okuyan Barack Obama imiş. Bizden epey küçüktü. Tanışmadık. Sonradan arkadaşlar “nasıl hatırlamazsın,” diye çıkıştılar. Hatırlamadım.)
Nefes kesici bir ders oldu. Sanırım o güne dek tanıdığım en keskin zekâlı insandı: mütehakkim, alaycı, kendinden – fazlasıyla – emin. Dümenin arkasından görünen dünyayı, unutulmayacak bir berraklıkla anlattı. Yanısıra dümen odasında olup bitenleri tahlil etti; Metternich’vari bir yükseltiden, küçük adamların hatalarını, cahilliklerini, küçük kavgalarını ibret aynasına yansıttı; şahsi savaşlarını sürdürdü. Büyük egolara has bir gösteriydi. Dünyayı anlatırken aslında kendini anlatıyordu.
Sınavı zor olacak diye söylenti dolaştı. Yüz kitaplık okuma listesi var: millet onları hatmetme telaşına düştü. CB ile ben de almıştık dersi. Departmanın ağır topları günlerce bizim eve doluştu, cram session’lara daldılar – Rob, Ellen, mıymıntı Michael, başkaları. Stres tırmandı. Ben ise ayrı havalardayım. Bu kadar kendine hayran bir adam başkasının kitabından soru sormaz. Siyasi gücü bu kadar yakından gözlemlemiş biri teorik literatüre yüz vermez. Adamın bakış açısını yakala yeter, başka şey okumaya gerek yok.
Tavrımı gıcıklık olarak değerlendirdiler, ukalalıkla suçladılar. Sınavdan önceki akşam, hadi çalışmayı bırakın sinemaya gidelim diye tutturdum. Sinirler gerildi, acıtıcı sözler söylendi. Lanet olası Türk, kariyer derdi de yok ki? Çekip gittim, tek başıma oturup Woody Allen filmi izledim.
Enfes bir sınavdı. Dünyanın dört bucağından yüz kadar potansiyel kriz sayılmış. Bunlardan birini seçeceksin. Soru bir: Ulusal Güvenlik Kurulu’nu acil toplantıya çağıran notu yaz, kimlere dağıtılacağını belirt. Soru iki: Ulusal Güvenlik Danışmanının toplantıdan önce Başkana yapacağı sözlü sunumu hazırla. Soru üç: Toplantıda Dışişleri Bakanının sunacağı opsiyon kâğıdını yaz, en az üç seçenekli olsun. Soru dört: Başkanın gerekçeli kararını yaz. Suudi Arabistan’ı seçtim. Sabahın köründe haber geliyor ki genç subaylar darbe yapmış. Kraldan haber alınamıyor, muhtemelen ölü. Ne yaparsın?
Bir hafta sonra sonuç açıklandı. Yüzelli kişi içinde yalnız bir kişi A almış, kulunuz. Öbürleri hep B, C, çakanlar da var. Patron çağırdı, tebrik etti. Geleceğe dair planlarımı sordu. Ertesi sömestr için asistanlık teklif etti. El sıkıştık, anlaştık.