Cardiff’ten dönerken kar bastırdı. O saatten sonra daha Londra’ya varacağım, otel arayacağım, park yeri bulacağım: gözüm yemedi. Kardan yarı kapanmış Oxford tabelasını gördüm, oraya saptım. Pakistanlının işlettiği bir B&B bulup yattım. Ufak yerde hayat daha kolaydır.
Sabah arabanın üstü bir metre kar, sokaklar kapanmış, hayat durmuş; birkaç günden önce bir yere gidemeyeceğim belli oldu. Hayatta ilk kez Oxford’a gelmişim, ne yapalım, tadını çıkarırım dedim. O sırada kafamda Kafkasya projesi var, belki kütüphanede işe yarar bir şey bulurum.
Kütüphaneyi kullanmak için bir profesörden referans getirin lütfen dediler. Herhangi bir profesörün kapısını çaldım, projeyi anlattım, düşünmeden kâğıdı verdi. Bodleian’a daldım. Yediyüz yıllık kütüphane: yediyüz yıldan beri hiç yağmalanmamış, fetih görmemiş, kamulaştırılmamış, yakılmamış, harf devrimine uğramamış. Fatih Sultan Mehmet’ten bilmem kaç sene evvel o raflara kim ne koyduysa, aşağı yukarı, halâ orada.
Sene 1991, Sovyetler Birliği’nin kapıları yeni aralanmış. Batı dillerinde Kafkasya hakkında son yetmiş senede basılmış tek ilginç kitap yok. O yüzden ben de eski seyyahların yazdıklarının peşine düşmüşüm, kırk küsur kitaplık bir kaynakça çıkarmışım, ama bulması cidden zor kitaplar. Baron von Haxthausen’ın Guriya ve Mingreliya gezileri, mesela, 1847 basımı, üstelik Almanca ve gotik hurufatla, başka dile çevirisi yok. Pallas’ın 1776’da, Klaproth’un 1812’de Rus çarı için yazdıkları Kafkasya raporları. Binbaşı Cunyngame’in Dağıstan ve Çeçenya gezileri, sınırlı baskı, 1872. Freshfield’ın Elburz vesaireye tırmanışıyla ilgili muhteşem gravürlü ciltleri. Nagel’in 1903 basımı Rusya gezi rehberi, filan. Daha önce Frankfurt Üniversite kütüphanesine bunları aramışım, ki fena bir kütüphane değildir, bir ya da iki tanesini ancak bulabilmişim.
Danıştım; Wardrop koleksiyonuna bak, aradığını orada bulursun dediler. Görevliye listeyi verdim: yediyüz yıldan beri hep oradaymış gibi duran yaşlı bir centilmen. Şu var, şu var, şu var, şu var, hepsi var! Ayrıca, dedi, sir, bu konuyla ilgilendiğinize göre size 1680 baskısı şu Fransızca kitabı da tavsiye edebilirim. Ayrıca Rus Kraliyet Akademisinin binsekizyüz bilmem kaç tarihli mufassal Kafkasya haritası. Ayrıca Latinceniz varsa…
Tam bir hafta o odadan dışarı çıkamadım, kitaplara gömüldüm. Hakiki bir kütüphane nasıl bir nimettir yarabbi! 1918 Paris Barış Konferansında Gürcü Menşeviklerinin dağıttığı broşürler mi lazım? Var. Tiflis’te 1836’da çıkan Ermenice gazetelerin eksiksiz koleksiyonu mu lazım? Var. Rus İçişleri Bakanlığının yıllara göre etnik durum istatistikleri mi lazım? Var. Karnım acıktıkça sokağın karşısındaki The King’s Arms’da ayaküstü bir bardak ale, bir steak and kidney pie tıkınıyorum. Kar erimesin diye dua ediyorum. Sonra gece yarısına kadar gene kitapların başına. Kimselere haber de vermedim nerede olduğumu. İz bırakmadan, dünyadan kayboldum.