İlk romanlarının soyut mekânında daha çok varoluşsal bakış açısından, burjuva konformizminin sarmalında tutsak olan, dürüst ve açık bir biçimde ‘ kendi olmaya çabalamayan ’ aydına yönelen eleştiri, 1974 sonrası ‘ ikinci dönem ’ metinlerinde sosyokültürel bir renk almaya başlar. Atay’ın eleştirisinin bu dönemdeki hedefi, siyasal ya da kültürel ikonlar yaratarak birtakım sosyokültürel ucube ler oluşturan aydındır. Yaratıcılığının bu döneminde, bakış açısı eskiye oranla daha çok toplumsal boyut üzerinde dolaşan Atay, bu kez ‘ sosyokültürel açıdan kendisi olamayan ’ aydının ipliğini pazara çıkarıyordur. Bu romanda eleştiriden en fazla payını alan aydın kesimi kuşkusuz metnin odağında yer alan, bir bilim adamından çok donuk bir bürokrata ya da konformist bir burjuvaya, eylemci kimliğiyle ise bir western film kişisine benzeyen, Atay’ın ‘ yarı aydın ’ diye sözünü ettiği üniversite öğretim üyesidir.