Hume, maddî evrenin, her şeyin açıklamasını, Allah’a ihtiyaç duyulmaksızın, bize sunmasının mümkün olabileceğini söyleyerek agnostik yaklaşımını savunmuştu. Hume’dan aldığı ilhamla agnostik yaklaşımını geliştiren Kant ise evrenin başlangıcı olduğu ve olmadığına dair tez ile antitezin ikisinin de doğrulanamayacağı ve yanlışlanamayacağını; bu yüzden rasyonel bir kozmoloji kurmanın mümkün olmadığını söyledi. Kant’ın bu görüşünü ifade eden birinci antinomisi (çatışkısı) olarak anılan tez ile antitez şöyledir:
Tez: Evrenin zamanda bir başlangıcı vardır ve uzayda sınırlıdır.
Antitez: Evrenin zamanda bir başlangıcı ve uzayda bir sınırı yoktur; evren, zamanda ve uzayda sonsuzdur.
Bu tip iddialara karşı, tarih boyunca kozmolojik delilin en güzel ifade ediliş biçimlerinden biri “imkân delili” olmuştur.İbn Sina ile beraber birçok İslam felsefecisinin kullandığı terminolojiden faydalanarak argümanımı şöyle sunabilirim:
1- Bir varlık ya zorunlu varlıktır, ya da mümkün varlıktır.
2- Her mümkün varlık zorunlu bir varlığa gereksinim duyar.
3- Sonradan var olan (maddî veya zihnin bir projeksiyonu olarak) varlık zorunlu varlık olamaz.
4- Ya Allah, ya da evren zorunlu varlıktır.
5- Evrenin bir başlangıcı vardır.
6- Demek ki (1, 3 ve 5’e göre) evren mümkün varlıktır.
7- Demek ki (4 ve 6’ya göre) Allah zorunlu varlıktır.
Bu “imkân delili”nde de kritik madde, daha önceki sayfalarda geçen “hudus delili”nde olduğu gibi, evrenin başlangıcı olduğunu söyleyen maddedir.Bu delile karşı Hume ve Kant’ın takipçisi agnostikler, pekâlâ evrenin de zorunlu varlık olabileceğini söyleyerek bilinemezci tavırlarını savunacaklardır; natüralist-materyalist bir anlayışı savunanlar ise evrenin zorunlu varlık olduğunu söyleyerek ateizmlerini temellendirmeye çalışacaklardır.Fakat artık bu delilin, evrenin bir başlangıcı olduğunu söyleyen kritik maddesi (burada 5.madde), sadece felsefî argümantasyonlarla—daha önce gösterildiği gibi—değil, bilimsel verilerle de desteklenmektedir.