Zihnin varlığından tasarım deliline ulaşmak iki şekilde olabilir.
Birincisinde, insan zihninin maddî evrende olmayan bir
cevher içerdiği savunulur; buna göre “ruh” maddeden farklı
bir cevherdir ve maddî bedenle buluşturulmuştur. Maddî evrene
ait olan bir evrim süreci elbette ki maddî olmayan bir
cevherin açıklaması olamaz. Bu yaklaşıma göre ayrı bir cevher
olan “ruh”un maddî bedenle uyum içinde çalışması, ayrı bir
cevherle ilişkilendirilen “bilincin” davranışlarımızı kontrol etmekteki
başarısı, ancak bilinçli bir Yaratıcı’nın bu uyumu sağlaması
ve bu farklı iki cevheri buluşturmasıyla mümkündür.
Fakat gözle görülemeyen, elle dokunulamayan bir cevherin
varlığını natüralist-ateist görüşü savunanlar kabul etmezler
ve “bilinç” veya “ruh” diye adlandırılan zihin özelliklerinin,
maddenin, beyin şeklini aldığında kazandığı özelliklerden
ibaret olduğunu savunurlar. Bilgisayarın sırf maddeden oluşması,
bilgisayar alanındaki gelişmelerle “yapay zekâ”nın (artificial
intelligence) özelliklerinin geliştirilmesini de tezlerini
destekleyen bir olgu olarak kullanırlar.90
Sıkça yapılan bir hatanın tam da bu noktada altını çizmek
istiyorum. Yapay zekâların, daha da geliştirilmeleri sonucunda
birçok konuda insanın başaramayacaklarını başaracaklarına,
hatta şu anda bile birçok şeyi daha iyi gerçekleştirdiklerine
hiçbir şüphem yok. Fakat yapay zekâların insan zihninden
mahiyet olarak farklı olduğunu, bu makinelerin beceri derecesini
arttırmanın hiçbir şekilde onları, insan zihni gibi bilinçli
bir zihne çeviremeyeceğini düşünüyorum; çünkü asıl sorun
beceri derecesi değil, bu mahiyet farklılığıdır.