Avcılık ve yiyecek toplayıcılığıyla geçinmek, mala mülke, barınağa fazla yatırım yapmamak ve göçebelik, ENSO yüzünden kaynaklarına bel bağlanamayan Avustralya'nın koşullarına uyumun en mantıklı yoluydu. Bir bölgedeki koşullar kötülediğinde yerliler koşulların bir süreliğine iyi olduğu bir başka yere gidiyorlardı. Ürün vermeme olasılığı olabilen birkaç tarım bitkisine bel bağlamak yerine, hepsinin aynı anda ürün vermeme
olasılığının bulunmadığı çok çeşitli yaban yiyeceklere dayalı bir ekonomi geliştirerek tehlikeyi en aza indirdiler. Düzenli aralarla kaynak sıkıntısı ve açlık çeken dalgalı nüfuslara sahip olmak yerine, iyi giden yıllarda yiyecek bolluğundan yararlanan, kötü giden yıllarda idare edebilen küçük nüfuslara sahip oldular.
Avustralya yerlilerinin yiyecek üretiminin yerine yaptıkları şeye "yangın tarımı" denir. Yerliler toprağı işlemeksizin çevrelerindeki doğa parçasını yenebilir bitki ve hayvan verimini artıracak şekilde değiştirip kullanabiliyorlardı. Düzenli aralıklarda doğa parçasının büyük bölümünü bile bile yakıyorlardı. Bunun çeşitli işlevleri vardı: Yangın hayvanların kaçmasına yol açıyordu, böylece hemen öldürülüp yenebilirlerdi; sık çalılık bölgeler yangından sonra açık alan haline geliyordu, insanlar daha kolay dolaşabilirdi; bu açık alanlar Avustralya'nın başlıca av hayvanı olan kanguruların tam aradıkları yaşama alanıydı; yangınlar hem kanguruların besini olan taze otların hem de yerlilerin besini olan eğrelti köklerinin büyümesini hızlandırıyordu .
Avustralya yerlilerinin çöl insanları olduklarını düşünürüz ama çoğu öyle değildi. Nüfus yoğunlukları yağışlara (çünkü karada yetişen yaban bitkileri ve hayvansal yiyecekler üzerinde yağışlar etkiliydi) ve denizlerdeki, ırmaklardaki, göllerdeki su ürünlerinin bolluğuna bağlı olarak değişiyordu. Yerlilerin nüfusunun en kalabalık olduğu yerler Avustralya'nın en yağışlı, en verimli bölgeleriydi: Güneydoğudaki Murray- Darling ırmak
sistemi, doğu ve kuzey sahilleri, güneybatı köşesi. Bu bölgeler günümüz Avustralyasında da en kalabalık Avrupalı göçmen nüfusları barındıran yerlerdir. Yerlilerin çöl insanları olduklarını sanmamızın nedeni, Avrupalıların onları öldürmesi ya da beğendikleri bölgelerden kovmaları sonucu yalnızca Avrupalıların beğenmedikleri yerlerde yerli nüfusların kalmış olmasıdır.