Kur’ân-ı Kerim açıktan açığa mütecaviz ve saldırgan kâfirlere karşı cihad etmeyi ve Müslümanlara karşı savaşanları öldürmeyi emrettiği hâlde, Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), münafıkların kâfirlerden daha tehlikeli bulunmalarına, onlar hakkında pek çok âyet nâzil olmasına, hatta kendisi de bizzat onları tanımasına rağmen onlara karşı umumi olarak öldürme işine asla teşebbüste bulunmamıştır. Nitekim Hazreti Ömer’in (radıyallâhu anh), hususiyle münafıkların elebaşı olan Abdullah İbn Übey İbn Selûl’ün öldürülmesine ve emsali hakkında bir kısım kararlar isdar edilmesine dair taleplerine cevap olarak Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), sahih hadiste şöyle buyururlar: “‘Muhammed, ashabını öldürtüyor.’ dedirtmek istemem.” Diğer bir husus da, münafıklar dış görünüşleri itibarıyla Müslüman olduklarından diğer Arap kabilelerini, onların Müslüman olmayıp kâfir olduklarına ikna etmek mümkün değildir. Binaenaleyh İslâm’ın bir esası olan “zâhire göre hükmetme” prensibiyle hareket edilerek, münafıkların içleri dışlarını yalanladığı hâlde zâhirî olarak Müslüman göründüklerinden onlara ilişilmemiştir.