İslâm’ın ortaya koyduğu dünya görüşü ve hayat anlayışında
durağanlığa yer yoktur; insandan toprağa, eşyadan zamana her şey aktiftir.
Mesela İslâm, ferdin salih amel yapma konusunda sürekli canlı ve aktif olması
gerektiğini emir buyurduğu gibi, paranın, toprağın, zamanın vb. rantabl
değerlendirilmelerini; onlardan en fazla verim alacak şekilde kullanılmalarını
da emreder.
Bir Müslümanın canlı ve aktif olması gereken en önemli
konular ise imana ait esaslardır. Bunun için biz, dualarımızda her zaman, رَبَّناَ زِدْنَا عِلْمًا وَإِيمَانًا وَيَقِينًا
“Rabbimiz! İlmimizi, imanımızı ve yakînimizi ziyadeleştir.” diyoruz. Bu
itibarla bir mü’min, bazen kitaplara müracaat ederek, bazen selef-i salihînin
bereketli hayatlarını mütalâa ederek, bazen tefekkürle, bazen sohbet-i cânanla,
bazen de evrad ü ezkârla sürekli imanını canlı tutma ve yakînini arttırma
peşinde olmalıdır. Mesela el-Kulûbu’d-dâria’daki dualara yoğunlaşma, onların
derinliğine birazcık vâkıf olma bile insana çok farklı ufuklar açacaktır.
**
Biz, kendi değerlerimizi tabiatımızın bir derinliği hâline
getirmek istiyorsak, beslenme
kaynaklarımızla aralıksız bir iştigal içinde bulunmaya çalışmalı, oturup
kalktığımız her yerde sohbet-i cânan demeli ve bütün konuşma ve sohbetlerimizi
bunlar üzerinde örgülemeliyiz.