Kendi başlarına yiyecek bulmak zorunda kalacaklarını tahmin etmeyen İspanyollar açlık çekmeye başladı. Buenos Aires düşledikleri gibi değildi. Bölgenin yerlilerini çalışmaya zorlamak fayda etmiyordu. Bölgede sömürülecek altın ya da gümüş yoktu. Solís’in bulduğu gümüşler ise aslında uzak Batı’dan, ta And Dağları’ndaki İnka ülkesinden gelmişti.
Hayatta kalmaya çalışan İspanyollar, daha büyük zenginlikler ve daha kolay çalıştırılabilecek bir nüfus sunacak yeni bir yer bulmak için keşif seferlerine çıkmaya başladılar. 1537’de Juan de Ayolas’ın liderlik ettiği böyle bir seferde, onları İnkalara götürecek bir yol arayarak Paraná Nehri’nden yukarı doğru ilerlediler. Yolculukları esnasında, mısır ve manyoka dayalı bir tarım ekonomisine sahip yerleşik hayata geçmiş bir halk olan Guaranílerle karşılaştılar. De Ayolas, Guaranílerin Charrúa ve Querandílerden tamamen farklı bir tabiatta olduklarını fark etmekte gecikmedi. Kısa süren bir çatışmanın ardından Guaraní direnişini kırdı ve Nuestra Señora de Santa María de la Asunción adında, bugün Paraguay’ın başkenti olan bir şehir kurdu. Guaraní prensesleriyle evlenen De Ayolas ve adamları kısa sürede yeni bir aristokratik sınıf haline geldiler. Mevcut Guaraní zorunlu işgücü ve vergi sistemini, kendi denetimlerine almak kaydıyla devam ettirdiler. Bu, kurmayı istedikleri türden bir sömürgeydi. Dört yıl içinde Buenos Aires terk edildi ve oraya yerleşen İspanyolların hepsi yeni şehre taşındı.
Pampas’ın büyük tarımsal zenginliğine dayalı Avrupa tarzı geniş bulvarlarıyla “Güney Amerika’nın Paris’i” Buenos Aires’te 1580’e kadar yeni bir yerleşim kurulmadı. Buenos Aires’in terk edilmesi ve Guaraní’nin fethi, Amerika’daki Avrupa sömürgeciliğinin mantığını yansıtır. İlk İspanyol ve –ileride göreceğimiz gibi– İngiliz sömürgecileri toprağı kendi başlarına sürmeye niyetli değildi; bunu onların yerine başkaları yapsın istiyorlardı. Ayrıca talan edebilecekleri zenginlikler, altın ve gümüş istiyorlardı.
**
İspanyolların sömürgecilik stratejisi son derece etkiliydi. İlk kez Cortés tarafından Meksika’da geliştirilen bu strateji, direnişi kontrol altına almanın en etkili yolunun yerlilerin liderini ele geçirmek olduğu gözlemine dayanıyordu. Bu strateji sayesinde İspanyollar liderin serveti üzerinde hak iddia edip yerli halkı vergi ve yiyecek vermeye zorladılar. İkinci aşama kendilerini toplumun yeni elit sınıfı haline getirerek vergi, savaş tazminatı ve özellikle de zorunlu işgücü gibi mevcut uygulamaların kontrolünü ele geçirmeleriydi.