Monday, September 17, 2018

Kılıç Hakkı

Image result for hagıa sophıa illustration

“Kılıç hakkı”nın, iki ayrı mânâsı vardır:


İlk mânâsı eski asırların ekonomik sistemi ile alâkalıdır. Devletin geçmiş asırlarda Anadolu’da yahut Rumeli’de hizmet karşılığı tahsis ettiği arazilerin, yani “timar”ın ilk üç veya altı bin akçesi bu ismi taşır.
Ama benim sözünü ettiğim “Kılıç hakkı” başkadır, İslâm hukukunun bir kavramıdır, gayrımüslimlerin yaşadığı ve savaşılarak ele geçirilen topraklarda fetihten sonra hukukun izin verdiği bazı tasarruflardır ve bu tasarrufların başında, o beldenin en büyük ibadethanesinin olarak camiye çevrilmesi gelir… İbadethanelerin adedi fazla olduğu takdirde en büyüğünün yanısıra birkaçı daha cami yapılabilir ama o belde savaş ile değil de karşı tarafın “aman istemesi”, yani teslim olması ile ve kılıç çekilmeden, yani kan dökülmeden alındı ise kılıç hakkı tatbik edilmez.
Meselenin lâiklikle, İslâm hukukunun şimdi geçerli olup olmamasıyla yahut güçlünün istediği gibi hareket etmesi ile alâkası yoktur. Kılıç hakkı hukukî bir konudur, eski hukukun verdiği bir haktır ve bu hakkın eski hukuk bugün vârolmadığı için devam etmediğini düşünmek ile temeli yine eski hukuka dayanan müesseselerin, meselâ Fatih’in yahut Bezmiâlem Sultan’ın vakıflarının geçersiz olduğunu iddia etmek, kazanılmış hakları iptale kalkışmak ve geçmişe yönelik kanun çıkartmak arasında fark yoktur!

Murat Bardakçı