Monday, September 3, 2018
Bizim Köy
“Köylülerin birçok pratik ölçüleri vardır. Soyunup yere oturarak toprağın tavını anlamak, keçinin kuyruğuna bakarak, havanın iyi ya da kötü olacağını kestirmek gibi...
Bizim köyün saati bile böyle pratiktir... Gerçi, Keleş Hoca’nın külüstür bir saati yok değil; ama ona başvurmak kimsenin aklından geçmez. Caminin kapısı batıyadır. Kapının eşiğinde bir bel (işaret) vardır. Öğle namazına biriken halk, oraya bakar durur. Sonra güneş o "bel"e geldi mi, ezan okunur...
Akşam, güneş batıp da, battığı yer kızarırken.
Yatsı kestirmecedir: Sabaha kadar yolu var. "Ne kadar geç kılınırsa, o kadar iyidir" derler.
Sabaha gelince; onu da tanyerine göre ayarlayıp, ezanı okuyor hoca.
Diyeceksiniz ki: "Kışın güneş buluta girdiği günlerde nasıl biliyorlar?..."
Ondan kolay ne var: Erek, hocaya uymak değil mi? Halk hocaya uyduktan sonra sorun kalmaz. Namaz vakitleri dışında ise, zaman kavramı kimseyi ilgilendirmez...”