Hz. İsa (a.s.)’ın dünyaya gelişi gibi, dünyadan ayrılışı da olağanüstü olmuştur. O, diğer insanlar gibi vefat etmemiş, fakat “necmî” bir suret almış (astral) vücuduyla birlikte yeryüzünden çekilmiştir. Bu, bir bakıma Rasûlüllah efendimizin (aleyhissalâtü vesselâm) miracına benzetilebilir. Şu kadar ki, Hz. İsa, rasûl olarak misyonunu tamamladığı için miracıyla (semâda) kalır ve geri dönmezken, Hz. Muhammed aleyhissalâtü vesselâm, miracının arkasından tebliğine devamla misyonunu bütünüyle yerine getirmek için geri dönmüştür.
Âyette (Al-i İmran 55), Hz. İsa’ya tâbi olanların küfredenlere Kıyamet Günü’ne kadar üstün olacağı şeklinde ifade buyurulan İlâhî hükmün iki manâ ve şümulü vardır:
a. Hz. İsa’ya, asıl misyonu çerçevesinde bir rasûl olarak iman eden ve bu çizginin gereklerini koruyan ehl-i Tevhid (Ümmet-i Muhammed dahil), Kıyamet’e kadar kâfirler karşısında umumî manâda üstün olacaktır.
b. Şu veya bu şekilde Hz. İsa’ya inanan ve şu veya bu şekilde O’na tâbi olanlar, İsrail Oğulları’ndan O’nu inkâr edenlere Kıyamet’e kadar yine umumî manâda üstün olacaktır.
Tarih, iki bin yıldır bu iki hükmü de tasdik etmektedir ve Kıyamet’e kadar da edecektir.
Âyette (Al-i İmran 55), Hz. İsa’ya tâbi olanların küfredenlere Kıyamet Günü’ne kadar üstün olacağı şeklinde ifade buyurulan İlâhî hükmün iki manâ ve şümulü vardır:
a. Hz. İsa’ya, asıl misyonu çerçevesinde bir rasûl olarak iman eden ve bu çizginin gereklerini koruyan ehl-i Tevhid (Ümmet-i Muhammed dahil), Kıyamet’e kadar kâfirler karşısında umumî manâda üstün olacaktır.
b. Şu veya bu şekilde Hz. İsa’ya inanan ve şu veya bu şekilde O’na tâbi olanlar, İsrail Oğulları’ndan O’nu inkâr edenlere Kıyamet’e kadar yine umumî manâda üstün olacaktır.
Tarih, iki bin yıldır bu iki hükmü de tasdik etmektedir ve Kıyamet’e kadar da edecektir.