Adalet, her hak sahibine kabiliyeti nispetinde hakkını, muhtaç olduğu organ
ve duyguları vermek, ölçü ve denge ile iş görmek, bir de mazlumun hakkını
zalimden alıvermek demektir.
Gerçekten Allah, adaletinin ve Adl isminin tecellisi ile kâinatta her şeyi ölçülü
ve dengeli yaratmış, mahlûkatın muhtaç olduğu organ ve cihazları
vermiştir. Su içinde yaşayan balıklara oksijen ayrıştıracak cihazlar, karanlık
deniz diplerindeki bazı yaratıklarına da projektörler ihsan etmiştir.
Dünyanın dönme hareketi, Dünya üzerinde yaşayanlara göre dengelidir.
Ekseni etrafında saatte 1600 km hızla dönmektedir. Bu hız on misli fazla
olsa gündüzler on misli uzun olur, Güneş’in harareti bütün bitkileri yakardı.
On misli yavaş olsa bu sefer her şey soğuk ve uzun gecelerde donardı. Veya
Güneş Dünya’ya şu andaki mesafeden daha uzak ve veya daha yakın olsaydı
yine benzer problemler olurdu.
Sinekler devamlı üreme imkânı bulsalardı hâlimiz nice olurdu? Çünkü bir
çift kara sinek Nisan’dan Ağustos ayına kadar 191.000.000.000.000.000.
000 adet çoğalıyor. Eğer Cenab-ı Hak, vücut ağırlığının yedi katı her gün
sinek yiyerek beslenen örümcek gibi hayvanlar yaratmasaydı, bir çift kara
sinek bu hızla bir senede Dünya’nın etrafını iki metre kalınlıkta kaplayabilirdi.
Ama onları iklim şartları ve onları yiyen canlılarla dengeye getiriyor.
Yoksa yeryüzünde nefes bile alamazdık...
Bundan seneler önce, Avustralya kıtasına bir başka ülkeden kaktüs bitkisi
getirilmişti. Kaktüsten tarlalar ve bahçeler arasında çit olarak istifade edilecekti.
Ama Avustralya’da yaşayan böcekler arasında bu kaktüslerin hiç
düşmanı yoktu. Onun için kaktüsler hiçbir engel görmeden kısa bir zamanda
İngiltere kadar bir alanı kapladılar ve çiftlikleri mahvettiler. Köyleri
ve şehirleri hicrete zorladılar. Sonunda böcekleri inceleyen araştırmacı
bilginler sadece kaktüs ile karın doyuran bir cins böceği keşfettiler. Ayrıca
bu küçük böceği hiçbir Avustralya böceği de yemiyordu. İşte böyle bir
denge unsuru ile kaktüsler hizaya geldi. Kaktüsler yok olunca, gıdasız
kalan böcekler de azaldı. Şimdi hem kaktüs, hem de böcek dengeli biçimde
varlıklarını sürdürüyorlar.
İşte bu gerçekler, her an, kâinatı nazar-ı teftişinden geçirip, her şeyi dengeleyip
düzenleyen bir Yaradan’ın varlığını gözler önüne sermektedir.
Hâlbuki, en büyük ölçü ve dengenin, yaratılanlar içinde en güzel ve üstün
varlık olan insanlar arasında olması gerekirken, zalim izzet içinde mazlum
ve mağdurlar zillet içinde yaşayıp haklarını almadan bu dünyadan ayrılıyorlar.
Böyle bir şeyin, bütün fenlerin ispat ettiği adalet hakikatine karşı âhiretsiz
tahakkuk etmesi mümkün değildir. Yani öyle mahşer bir günü gelecek
ki, mazlum, zalimden hakkını alacak; ömrü boyunca iyilik yapmış ama hep
mağdur ve zor şartlar içinde yaşamış olanlar karşılıklarını bulacaklardır.