Diğer taraftan her ne kadar çocukların dinen şehadetleri makbul olmasa da, aslında onlar insan psikolojisi açısından dünyanın en güçlü şahitleridirler. Ne söylerlerse inanılır onlara. “Çocuktan al haberi.” diye bir atasözümüz de vardır bizim. Bu açıdan öğretmenlerin tek muhatapları, karşılarındaki talebeleri değildir. Çünkü her bir öğrencinin babası, annesi, dayısı, amcası, kardeşi gibi alâkadar olduğu pek çok akrabası vardır. Çocuk eve geldiğinde okulda yaşadıklarını, öğretmeniyle olan münasebetlerini çevresindekilere aktaracaktır. Öğretmen, çocuğa kendisini nasıl ifade ederse, çocuk da ailesine onu o şekilde yansıtacaktır. Mesela kendisiyle alâkadar olan sevdiği bir öğretmenini, o, “Öğretmenimiz bize şu centilmenlikte bulundu. Derdimizi dinledi. Şu problemimize çare buldu. Biz üzüldüğümüz zaman gam ve kederimizi dağıtarak bize şöyle teselli verdi…” vb. ifadelerle ailesine anlatacak ve öğretmeni hakkında hüsnüzanların oluşmasına vesile olacaktır. Hele bir de öğretmen, aile ziyaretleri ve benzeri fırsatları değerlendirerek ailelerle sağlam bir diyalog tesis edebilmişse, bazen bakarsınız bir talebe vasıtasıyla kocaman bir oymakla münasebete geçilmiş olur. Bu açıdan bir talebeye sahip çıkan öğretmen aynı zamanda bir haneye hatta o aile ile şöyle böyle münasebeti olan bütün akrabalara sahip çıkabilir. Bu sebepledir ki, öğretmenin tesir alanı çok geniştir.