Sofi
- Sofî kelimesi, tasavvuf ehli olanlar için kullanılan bir tabirdir. Bu kelimeyi "sûfî" şeklinde kullananlar da vardır.
- Sofî; kalbî hayatı açısından saflaşmış ve iç âlemi itibarıyla berraklığa ermiş "hak yolcusu" demektir.
- Sofî; Cenâb-ı Hakk'ın kendisi için seçip intihap buyurduğu; intihap buyurup onu nefsinin tesirinden kurtararak duruluğa erdirdiği iddiasız "hak eri" demektir.
- Sofî; mahviyet ve tevâzuuna nişâne, iç huzuru ve gönül rahatlığıyla "sûf" (yün) giyip sevgiyi seven ve ona, onun sahibine cefâ tattırmayan; dünyanın, dünyaya ve hevesâtımıza bakan yanlarıyla ona aldırış etmeyen Hakikat-i Ahmediye yolunun yolcusudur.
- İslâm tarihinde ilk sofî lâkabını alan büyük zâhid Ebû Hâşim el-Kûfî'dir. Bu zat, hicrî 150 senesinde vefat ettiğine göre, sofî tabirinin hicrî ikinci asırda ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Bu demektir ki, sofî kelimesinin böyle hususî bir mânâda kullanılması ashâb ve tâbiûn-u kirâm efendilerimizden sonra olmuştur. Bir sistem olarak, zâhid Ebû Hâşim'le tanıdığımız sofîlik, ilk zuhûru itibarıyla, Peygamberimiz ve arkadaşlarının yaşayışlarındaki sadelik çizgisinde, dünya cihetiyle dünyaya karşı ciddi bir tavır içinde, sürekli rakâik ve ölüm ötesi hadiselerle irtibatlı, tamamen kalb ve ruh insanlarının mesleğiydi. Bu itibarla da o, hep rûhânî hayatın emrinde oldu. Sofîlik, çıkış gâyesi açısından, kalbi Hakk'a bağlamak ve sîneyi aşk u muhabbetle dağlamaktan ibaretti.