Friday, July 31, 2015

Çalışan Anneleri Bekleyen Risk


İlgisiz Çocuk Sendromu; insan yaşamında gelişimin en hızlı olduğu ilk dört yaş döneminde, çocuk ile sosyal çevre arasında sözel ve duygusal iletişimin sağlıklı yürümemesi sonucunda oluşan bir sendromdur. Bilhassa çalışan annelerin, çocuk gelişimi konusunda yeterli donanıma sahip olmayan bakıcı kadınlara emanet ettikleri çocuklarda sıklıkla bu sendrom görülür.

Bu sendromu taşıyan çocuklar hırçın, içe dönük, konuşmayı çok sevmeyen, muhatabı ile göz teması kuramayan özellikleriyle dikkat çekerler. Ancak burada hemen belirtmekte fayda var ki ilgisiz çocuk sendromu, sadece bakıcılara emanet edilen çocuklarda değil, annesi bizzat yanında olduğu halde çocuk ile duygusal ve sözel iletişim kurmayan (veya kuramayan) çocuklarda da görülmektedir.
Böylesi bir sendroma yakalanan çocukların ortak özelliği aşırı derecede televizyon izleyicisi olmalarıdır. Yapılan araştırmalarda, bu tür çocukların gelişim sürecinin adım adım takip edilmediği, gelişimi destekleyici faaliyetlerin yapılmadığı, aksine çocuğun tıpkı bir zihin ölümüne terk edilmesi gibi gündelik yaşantıda oyalanması için televizyonla baş başa bırakıldığı görülmektedir.
Dil gelişiminin taklitle gelişen bir beceri olduğu ve ilk iki yaş içinde çocukların konuşmaya başlayabilecek kabiliyetleri olduğu dikkate alınırsa bu dönemin televizyon karşısında geçirilmiş olması çocuktaki dil gelişimi geriliği olarak ortaya çıkmaktadır. Çocuklar ilk iki yaşta doğal bir süreç içinde konuşmayı öğrenebilecekken vaktinde kazanılamayan bu yetenek çocuğun diğer gelişim süreçlerini de etkileyebilmektedir.

Örneğin sözel iletişim kurma becerisi elde edemeyen çocuk, muhatabıyla göz teması kurabilme yeteneğinde de eksik kalmaktadır. Göz teması ise duygusal iletişimin en önemli unsurudur. Duygusal iletişimde de gelişme sağlayamayan çocuk genelde içe kapanmayı tercih etmekte, “asosyal” bir yaşantıya yönelme eğilimine girmektedir.