Yapılan araştırmalar ve pratik tecrübeler gösteriyor ki tacize uğrayan çocukların tacizcinin elinden kurtulamamasının en önemli nedenlerinden biri, “Çocuğun öfke duygusunu kullanamaması”dır.
Ne yazık ki anne babalar, bilerek veya bilmeyerek çocuklarını terbiye ederken onların doğal koruyucu kalkanı olan “öfke”yi bastırmakta, yok etmekte veya kullanılamaz hale getirmektedirler. Öfkenin faydaları düşünülmeden, sadece zararları göz önünde tutularak uygulanan terbiye yöntemleri, çocukları kötü niyetli kişilerin tuzaklarına düşmeye fırsat vermektedir.
Tacize uğrayan çocuklarla yapılan röportajlarda, “Neden karşı koymadın?” sorusuna çocukların büyük çoğunluğunun, “Karşı koyarsam bana kızacağından korktum” diye cevap verdikleri görülmektedir. Hâlbuki işte öfke, tam bu noktada devreye girmeliydi. Çocukların taciz anında yaşadıkları korku ve endişeyle öfke duygusunu kullanmaları, bağırıp çağırmaları, ortalığı birbirine katmaları gerekirdi. Ne yazık ki bu çocuklar öfke reflekslerini harekete geçiremedikleri için bir kuş gibi çaresizce tacizcilerin ellerinde kalmışlardır.
Tacize uğrayan çocukların aile yapıları incelendiğinde, aile içinde psikolojik ve duygusal baskı altında tutuldukları dikkat çekmektedir. Bu tür ailelerin, çocuklarının aile içinde öfke refleksini kullanmalarına müsaade etmedikleri görülmektedir. Hâlbuki aile ortamı bir jimnastik salonudur. Çocuk orada kendini geliştirecek, kendini o ortamda hayata hazırlayacaktır.