Saturday, March 15, 2014

Bilimin Unutulan Kökeni

Bu şaşırtıcı gerçeğe, seçkin bilim tarihi uzmanı ve matematikçi Sir Alfred North Whitehead, Melvin Calvin’den çok daha once dikkat çekmişti. Bilgi seviyesi, M.Ö. 3. yüzyılda yaşamış Ar şimet’ten bile daha düşük olan 1500’lerin Ortaçağ Avrupası’nın, 1700’lerde birden Newton’un ustalık eseri olan Principia Mathematica’sını yazacak seviyeye çıkmasını inceleyen Whitehead haklı olarak şu soruyu soracaktı: ‘Nispeten bu kadar kısa zaman zarfında böylesine bir gelişme nasıl gerçekleşti?’ Sonrasında ise bu soruya cevap verecekti? ‘Modern bilim ortaçağda Tanrı’nın rasyonelliği konusundaki ısrarın neticesinde ortaya çıkmıştır... Benim açıklamama göre, modern bilimsel teorinin gelişiminden once var olan şey, bilimin olabilirliğine dair olan inançtır ki bu inanç esasen, ortaçağ teolojisinin yan ürünüdür.


C. S. Lewis’in, Whitehead’in bu görişine getirdiği veciz formül alıntılanmayı hak ediyor: ‘İnsan bir kanun koyucunun varlığına inandığı için doğada kanun olduğunu varsaydı ve doğada kanunun varlığına olan inancı onu bilim yapmaya sevketti.’ Bundan dolayı, pekçok kimse tarafından modern bilimin babası olarak addedilen Francis Bacon (1561-1626), kendinden emin bir şekilde şunu öğretiyordu: ‘Tanrı bize kendini tanıtmak için iki kitap sunmuştur; kainat kitabı ve Kutsal Kitap. Kim tam anlamıyla yetişmiş olmak istiyorsa bu iki kitaba birlikte çalışmalıdır.