Tuesday, March 11, 2014

Teslis Akidesi Hristiyanlığa Nasıl Girdi?

Tarafsız bir hıristiyan yazar, teslis akidesinin M. IV. asrın sonlarından itibaren hıristiyan toplumunun inanç sistemine nasıl girdiğini anlatırken şöyle der: “Bu itikad (teslis), Tanrı tektir fakat üç uknum’dan oluşmuştur” şeklinde ifadesini bulan bir düşünceden doğmuş olup, IV. asrın son çeyreğinden beri, resmî ve doğruluğu herkes tarafından kabul edilen bir akîdeymiş gibi devam etmektedir. Teslis akidesi üzerindeki örtü XIX. asrın ikinci yarısına kadar kalkmamıştır ve hiç kimse de sırrına vâkıf olamamıştır.

Hıristiyan câmi’ada putperestliğin çeşitli görünümler ve değişik renkler içinde çıktığını, hıristiyanların şaşkınlık veya taklid ile, müşrik dinlerin ve milletlerin putperestlikle ilgili kahramanlıklarını, bayramlarını, âdetlerini ve esaslarını değişik şekillerde iktibas ettiklerini anlatan çağdaş bir hıristiyan tarihçi de şöyle der:

“Putperestlik sona erdi, fakat büsbütün de ortadan kalkmadı. Bilâkis nefislerde yer etti. Hıristiyanlık adı ve perdesi altındaki her şeye sirayet etti. Putperestliğin tanrılarını ve kahramanlarını bir tarafa bırakanlar ve onları terk edenler, bu defa şehidlerinden birine tanrıların vasıflarını vererek onun heykelini yaptılar. Putperestlik ve şirk işte böylece şehitlere intikal etti.”

Bu asır sona ermeden azizlere ve şehitlere yapılan ibadet iyice yaygınlaştı ve böylece hıristiyanlık, azizlerin ulûhiyet sıfatlarını taşıdığını kabul eden yeni bir inanç şeklini aldı. Erîsiyyîn denilen bir hristiyan zümrenin akidesine göre, bu evliya ve azizler; uluhiyet sıfatlarını haiz olup Allah ile insan arasında aracı idiler. Bunlar ortaçağın kutsal bir sembolü oldular.

Putperestliğe ait bayramların isimleri yeni isimlerle değiştirildi. Eski Güneş bayramı, M. 400 tarihinde Hz. İsa’nın doğum günü yortusuna dönüştü. M. VI. asırda Mesih’in tabiatı ve hakikati meselesinde, Irak ve Suriye Hıristiyanlarıyla Mısır Hıristiyanları arasındaki savaş devam ediyordu. Evler, kiliseler ve okullar birbirlerini tekfir eden, birbirlerini öldüren rakip kamplar haline gelmişti. Sanki rakip iki millet arasındaki savaştı bu.Hıristiyanlık dünyası kötülükle mücadele edeceği; insanlığın halini düzeltecek, milletleri ve beşeriyeti kurtaracak olan bir prensibe davet edeceği yerde, dahili savaşlarla meşguldü.