Monday, January 20, 2014

Otonomi+Karmaşıklık+Çaba=Ödül (Başarı)

“Borgenicht gece eve, çocuklarına döndüğünde yorgun, yoksul ve baskı altında olabilirdi, ancak capcanlıydı. Kendi kendinin patronuydu. Kendi kararlarından, kendi yönetiminden kendisi sorumluydu. İşi karmaşıktı: Zihnini ve hayal gücünü meşgul ediyordu. İşinde çaba ile ödül arasında bir ilişki vardı: O ve Regina önlük dikmek için geceleri ne kadar uzun süre uyanık kalırlarsa ertesi gün sokaklarda o kadar çok para kazanıyorlardı.

Bu üç şey –otonomi, karmaşıklık ve çaba ile ödül arasındaki ilişki– işin tatmin edici olması için taşıması gereken üç özelliktir ki çoğu kişi bunda hemfikir. Sonuçta bizi saat 9 ile 5 arasında mutlu eden şey ne kadar para kazandığımız değil. İşimizin bizi tatmin edip etmediği. Yaşamınızın geri kalanında yılda 75.000 dolara mimarlık yapmakla yılda 100.000 dolara her gün bir gişede çalışmak arasında bir seçim yapmanızı önerseydim, hangisini tercih ederdiniz? Sanırım ilkini, çünkü yaratıcı bir iş yapmak karmaşıklık, otonomi ve çaba ile ödül arasında bir ilişki içeriyor ve bu çoğumuz için paradan daha önemli.

Bu üç kriteri karşılayan iş anlamlıdır. Öğretmen olmak anlamlıdır. Hekim olmak anlamlıdır. Borgenicht’ler gibi gemiden daha yeni inmiş insanların yapacak anlamlı bir şey bulmalarına olanak tanıdığı için girişimcilik ve –ne kadar acımasız ve sıkıcı olursa olsun– giyim sektörü mucizesi de anlamlıydı.Louis Borgenicht o çocuğun önlüğünü ilk“ kez gördükten sonra eve geldiğinde sevincinden dans etmişti. Henüz hiçbir şey satmış değildi. Hâlâ tek kuruşu bile yoktu, umutsuzdu ve fikrinden bir şey çıkarmanın yıllar sürecek ve belini bükecek bir emek gerektirdiğini biliyordu. Ancak coşkuluydu, çünkü yıllarca sürecek bu zorlu emek, içerdiği umutlar nedeniyle, ona bir yük gibi gelmiyordu. Bill Gates de Lakeside’da ilk kez bir klavyenin başına oturduğunda aynı şeyleri hissetmişti. Haftada yedi gece, gecede sekiz saat müzik yapacakları söylendiğinde Beatles dehşetle irkilmemişti. Karşılarına çıkan fırsatın üzerine atlamışlardı. Çok çalışmak, ancak hiçbir anlam taşımadığında bir hapis cezasıdır. Anlamı olduğunda, eşinizi belinden yakalayıp durmaksızın döndürmenize neden olacak türde bir şeye dönüşür.”