Wednesday, April 15, 2015

Papua Yeni Gine


Yeni Gine, dünyadaki karaların yüzölçümünün küçük bir parçasını oluşturmasına karşın bununla hiç orantılı olmayan bir biçimde çok çeşitli insanların barındığı bir yerdir. Dünyadaki 6000 dilden 1 000 tanesi Yeni Gine 'de yaşar.
**
Bilişsel psikologlar farklı coğrafi bölgelerden gelen ama bugün aynı ülkede yaşayan halklar arasındaki zeka farklılıklarını ortaya koymak için pek çok çaba harcadılar. Özellikle çok sayıda beyaz Amerikalı psikolog Amerika kökenli Amerikan zencilerinin
Avrupa kökenli beyaz Amerikalılara göre zeka bakımından doğuştan geri olduklarını on yıllardır göstermeye çalışıyor. Oysa çok iyi bilindiği gibi birbiriyle karşılaştırılan halklar arasında toplumsal çevre ve eğitim olanakları bakımından büyük farklılıklar var. Bu olgu teknolojik farklılıkların zeka farklılıklarından doğduğu varsayımını sınamayı iki kat zorlaştırıyor. Birincisi, yetişkin insanlar olarak bile bizim bilişsel yeteneğimiz
çocuklukta yaşadığımız toplumsal çevreden öylesine etkileniyor ki önceden var olan genetik farkların etkilerini saptamak güçleşiyor. İkincisi, bilişsel yeteneğimizi ölçen testler (örneğin zeka testleri) daha çok kültürel bilgilerimizi ölçer, doğuştan gelen saf zeka, ne demekse, onu değil. Çocukluktaki çevrenin ve öğrenilmiş bilgilerin zeka testi sonuçları üzerindeki tartışmasız etkileri yüzünden, bugüne kadar psikologlar bütün çabalarına karşın beyaz olmayan halkların zekalarında varsayılan genetik bozukluğu inandırıcı biçimde saptamayı başaramamıştır.

Bu tartışmalı konuyu ben 33 yıl Yeni Ginelilerle birlikte, onların kendi bozulmamış toplumlarında çalışmış olmanın bana kazandırdığı bakış açısıyla değerlendiriyorum. Yeni Ginelilerle çalışmaya başladığım ilk günden beri onların ortalama olarak, ortalama bir Avrupalı ya da Amerikalıya göre daha zeki, daha uyanık, daha dışavurumcu, çevrelerindeki nesneler ve insanlarla daha ilgili olmaları beni hep etkiledi. Örneğin tanımadıkları bir çevrenin haritasını zihinlerinde canlandırmak gibi, zihnin işleyişinin bazı yönlerini yansıttığı düşünülebilecek işleri Batılılardan çok daha iyi beceriyorlar. Elbette Batılıların çocukluktan başlayarak eğitimini aldıkları işlerde, kendileri bu eğitimi görmedikleri için başarılı olamıyorlar. Bu yüzden de uzak köylerden kentlere gelen, okul yüzü görmemiş Yeni Gineliler Batılılara aptal görünüyor. Bunun tam tersine, ben de sık ormanlarda Yeni Ginelilerle birlikteyken onlara ne kadar aptal göründüğümün hep farkındayım; Yeni Ginelilerin çocukluktan beri yaptıkları (örneğin sık ormanlarda geçitler bulmak ya da bir kulübe yapmak gibi) basit işleri hiç beceremiyorum.

Yeni Ginelilerin Avrupalılardan daha zeki olduğu yolundaki izienimimin neden doğru olabileceğine ilişkin iki şey söyleyebilirim. Birincisi, Avrupalılar binlerce yıldır merkezi hükümeti, polisi, hukuk sistemi olan kalabalık nüfuslu toplumlarda yaşıyorlardı. Bu tür toplumlarda, kalabalık nüfuslu yerlere özgü (çiçek gibi) bulaşıcı salgın hastalıklar başlıca ölüm nedeniydi, cinaytler o kadar yaygın değildi ve savaş hali sık değil ender görülen bir haldi. Bulaşıcı ve öldürücü hastalıklardan kurtulan Avrupalıların çoğu için aynı zamanda öteki ölüm nedenleri bir tehlike olmaktan çıkıyor ve onlar genlerini yeni kuşaklara aktarmaya devaın ediyorlardı. Bugün canlı olarak doğan Batılı bebeklerin çoğu bulaşıcı ve öldürücü hastalıkları atlatıyor, zekaları ve taşıdıkiarı genler bakımından nasıl olurlarsa olsunlar ürüyorlar. Oysa Yeni Gineliler kalabalık nüfuslu toplumlarda gelişen bulaşıcı hastalıkların görülemeyeceği kadar seyrek nüfuslu toplumlarda yaşadılar hep. Buna karşılık cinayet, bitmek bilmez kabile savaşları, kaza, yiyecek bulma sorunları gibi nedenlerden dolayı geleneksel Yeni Gineliler arasında ölüm oranı çok yüksekti.