**
“Kadınlara hayırhah olun, zira kadın bir eyeği kemiğinden yaratılmıştır. Eğe kemiğinin en eğri yeri yukarı kısmıdır. Onu doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Kendi hâline bırakırsan eğri halde kalır. Öyleyse kadınlara hayırhah olun.”
Bu hadisin bir başka vechi şöyledir: “Kadının eğe kemiğinden yaratılmıştır. Asla bir istikamet üzere doğru olmayacaktır. Ondan istifâde etmek istersen eğri haliyle istifade et, doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Onun kırılması, boşanmasıdır.”Hadisten açık olarak anlaşıldığı üzere Aleyhissalatu Vesselam, fıtratın bir gerçeğini teşbihli bir üslupla gündeme getirmektedir: Kadınların kendilerine has tabiatları vardır ve bu tabiat fıtridir, yaratılıştandır, erkeğin hevası ile değişmeyecektir. Öyleyse, onu kendine has mizacıyla kabullenmek gerekir. Aslında erkekler de öyledir. Can çıkar da huy çıkmaz deyimiyle ifadelendirdiğimiz kanun, kadın-erkek herkese hâkimdir. Resûlullah, her erkek gibi kadının da şahsî farklılıklarıyla kabul edilmesi gerektiğine bu üslupla dikkat çekiyor. Ailenin devamı ve huzurlu geçimi için en uygunu, mevcut hâl üzere uyuşma yolları aramaktır. Eşlerin birbirlerinin eğriliklerine, yani hoşa gitmeyen huylarına, alışkanlıklarına tahammül etmektir. “ksi halde, eşlerin ilk anlaştıkları, birleştikleri, birbirlerini sevdikleri yönleriyle yola devam etmeleri yerine; birbirlerinin sevmedikleri, belki de nefret ettikleri yönlerini öne çıkararak, bu hoş bulmadıkları tarafları düzeltmeye gayret ederek gerekli uyumu tesis etmeye çalışmak gibi yanlış bir düşünceyle hareket edip uyum meselelerini bu şekilde ele almakla yol alınamayacağı, müspet bir neticeye varılmayacağı açıktır.
Resûlullah bu nevi hadisleriyle, karı ve kocaya, “Birbirinizin fıtratından gelen ve hoşunuza gitmeyen huylarını değiştirmek gibi yanlış bir yola girmeyin... vs.” manasında tavsiyede bulunmaktadır. Aksi takdirde, mesela erkek, kadından ileride olan erkeklik gücünü kullanarak onu değiştireceği zannıyla böyle bir işe girişecek, hanımına kendi istediği şekli vermeye kalkacak olursa, kuvvetle muhteledir ki bu davranış, eşiyle arasında kırılmalara sebep olabilecektir.
Tekrar edelim ki, bu durum her iki taraf için de söz konusudur. Hz. Peygamber’in kadınların zikrine öncelik vermesi; karşı tarafı kendi istediği şekle koyma düşüncesinin, gerek içtimaî gerekse fizikî durumları sebebiyle genellikle erkeklerde bulunmasından dolayıdır. Meseleyi gerektiği şekilde değerlendiremeyen bazı kimselerin, bu çeşit hadislerde kadınların istiskal edildiği manasının mevcudiyetini iddia etmeleri yanlıştır.
Yeri gelmişken hadiste mevcut bir diğer inceliğe daha dikkat çekmek isteriz. Hadisin, “Kadın eyeğidendir, doğrultursan kırarsın. Ona iyi muamelede bulun, onunla yaşa.” veçhinden daha iyi anlaşılacağı üzere, Aleyhissalatu Vesselam, kadınların hassas bir mizaç üzere yaratıldıklarına, onlara iyi muamele yapıldığı takdirde, onlarla uyum içinde yaşanabileceğine dikkat çekmektedir.
İmam Gazâli, hadisten, kadında rastlanabilecek bir kısım huysuzluklara, müsamaha ve anlayışla mukabele etmek gerektiğini anlar: “Kocanın karısı ile iyi geçinmesi, ona karşı güzel ahlâkla muamelede bulunması, kadının hakkıdır. Güzel ahlâktan murat kadına eza-cefa etmemek değil, onun ezasına tahammül göstermek, Resûlullah’ın yolundan giderek kadının taşkınlık ve gazabına karşı halîm selîm davranmaktır.” der.
Nevevî gibi bir kısım âlimler bu hadiste, Resûlullah’ın kadınlara olan şefkat ve merhametini görürler. Nevevî yorumunda haklıdır kanaatindeyiz, çünkü, Resûlünün sünnetine uyarak Rabbinin rızasını kazanmak isteyen samimi bir mümin; hanımında, hoşuna gitmeyen davranış ve hallerle karşılaştığı zaman bunları düzeltmeye giderek kıracağı, kavgalara, huzursuzluklara sebep olacağı yerde, dünya ve ahiret rehberi olan Allah Resûlünün bu sözünü hatırlayarak ondaki eğriliği (!) doğrultmaya kalkmaktan vazgeçer. Erkeğin böyle bir durumda kendini frenlemesi, kadın için bir rahmet değil de nedir? Gazali merhum da, bir erkeğin, Resûlullah’tan aldığı “Kadınına karşı iyi davran.” emrini yerine getirmiş olma rahatlığına, “Onların, hoşuna gitmeyen taraflarına tahammül etmekle” ulaşabileceğini söyleyerek, bir başka üslupla aynı noktaya parmak basmış olmaktadır.
Şunu da belirtelim ki; âlimler kadınların eğriliği deyince onların hırçınlığı, hissiliği, en basit bir hadisede boşanma talep etmesi, kocanın gücünü aşan talep ve isteklerde bulunması, aile sırrını ifşa etmesi, nankörce davranması, dedikodu yapması gibi umumiyetle fıtrî olan zaaflarını anlarlar. Şu halde Resûlullah, sadedinde olduğumuz hadiste, kadınların bu fıtrî hallerine dikkat çekerek, onların bu zaaflarını gidermeye kalkma yanlışlığına düşmeden, bu hâllerine tahammül ederek geçinme yolları aramayı tavsiye etmiş olmaktadır.
**
“Kanaatimizce, kadınların farklı bir mizaca sahip olduğunu önceden hususî bir dersle öğrenerek uygulamaya koymayan bir erkek, evlilik hayatında, aslında hiç de arzu etmediği kabalıklara düşerek, yanlış davranışlar sergileyebilir. İyi davranış iyi davranışı cezbettiği gibi, kötü davranış da kötü tepkileri tahrik edecektir. Aleyhissalatu vesselam efendimiz, bunu önlemek için, erkeklere kadın halet-i ruhiyesi ile ilgili sağlıklı bilgiler sunmuş ve bu temel bilgilere muvafık düşen ve uygun gelen davranış örnekleri ortaya koymuştur.”