“O evlerde ki,
-Allah onların yüceltilmesine (tâzim ve tebcil edilmesine) ve İsminin
zikredilmesine izin vermiştir- ne ticaret ve ne de alışverişin Allah’ı
zikirden, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoyduğu erkekler, sabah akşam
O’nu tesbih ederler: Bunlar kalplerin ve gözlerin (dehşetten) kıvranacağı
günden korkarlar.” (Nur, 24/36-37).”
Âyet-i kerîmede
sabah ve akşam vakitlerinde, evlerde yapılacak zikrullahtan maksadın “namaz”
olmadığını belirtmek isteriz. Çünkü, âyetin devamında zaten ayrıca namaz ve
diğer bir kısım farzlar mevzubahis edilmektedir ve dinimizde normalde farz
namazlar evde değil, mescitlerde kılınmalıdır. Öyleyse, buradaki “zikrullah”tan
murat edilen şey namaz değildir. Asıl maksat, bizdeki marifetullahı artırmaya
yönelik ilmî çalışmalardır. Daha açık bir ifade ile, bu âyette evlerde manevî
değerlerin öğretilmesi manasını da ifade eden “evlerde zikrullah”a vurgu
yapılmaktadır.
**
“Kişi evine girdiği zaman yemek yediğinde Allah’ı
zikrederse, Şeytan (avanesine): ‘Bu evde size geceleme de yok, yemek de yok.’
der. Adam girişte Allah’ı anmazsa şeytan (avanesine): ‘Burada size geceleme
var.’ der. Yemek yerken Allah’ı zikretmezse Şeytan: ‘Size geceleme de var,
akşam yemeği de var.’ der.”