İnsan
eksikliklerini kendiliğinden gideremez. Eğilimleri yaklaşık olarak yirmi beş
yaşına kadar katılaşır ve daha sonra ne kadar çabalarsa çabalasın karakterini
değiştirmeyi başaramaz. Sorun dış dünyanın o eğilimlere ne şekilde tepki
vereceğiyle sınırlıdır.
**
Pek
anlayamadığımı söyledim. Çoğunlukla dürüst bir insanımdır. Anladığım zaman
anladım, anlamadığım zaman da net olarak anlamadım derim. İkircikli ifadeler
kullanmam. Sorunların büyük kısmının ikircikli ifadeler yüzünden çıktığına
inanırım. İnsanların çoğunun ikircikli ifadeler kullanmasını, onların aslında
içten içe, bilinçsizce de olsa, sorun çıkmayı arzu etmelerine bağlarım. Başka türlü
düşünebilmem mümkün değil.
**
Beklentiler,
hayal kırıklıklarını birlikte getirebilir.
**
Kütüphaneler de
eskisine oranla bir hayli değişmişti. Ödünç alma kartlarının kitapların arka
kapaklarının iç kısımlarındaki açık zarflarda durduğu devirler, artık rüyalarda
kalmıştı. Çocukluğumda, ödünç alma kartının üzerinde sıralanan damgaların
tarihine bakmayı severdim.
**
Sır dediğiniz
şey, o sırrı bilen sayısı az olduğu için sırdır.
**
Yaşam döngüsü hep
aynıdır. Kurmak için uzun zaman harcanan şeylerin yıkılması için bir saniye
bile yeterli olur.
**
“Ben on altı
sene okula gittim, ama bunun pek fazla işe yaradığını sanmıyorum. Dil bilmem,
müzik aleti çalamam, borsadan anlamam, ata da binemem.”
**
Her insanın bir
konuda birinci sınıf olabilme yeteneği vardır. Sorun yalnızca bunun yeterince
açığa çıkarılamaması. Açığa çıkarmayı bilmeyen insanlar birbirinin üzerine
yüklenip, o yetenekleri iyice ezdiği için, çoğu insan birinci sınıf olamıyor.
Sonra karşılıklı olarak ufalanıp yok oluyorlar.